Ağrı, tabibe müracaatın en sık nedenlerinden biridir. Ağrı, sırf tıbbi bir semptom değil, kişinin toplumsal ve yeni hayatını da etkileyerek ömür kalitesini bozan, kimi vakit alt-üst eden bir yaşantıdır. Bu nedenle ağrının sağaltılmasının etik mecburilik olması sorgulanamaz kuşkusuz. Alarm misyonu olan ani başlayan ağrı, bizleri hasardan yani hastalıktan haberdar eder, medikal tıbbi yardım almaya zorlayarak güzelleşme sürecine katkıda bulunur, hatta tecrübelerimizle mümkün tehlikelerden korur. Buna rağmen kronik ağrı yani uzun periyodik inatçı ağrı, organik bir lezyon olsun yahut olmasın, fizikî ve emosyonel disfonksiyona neden olarak hayat kalitesini düşürmekte, iş yapabilirliği engelleyerek işlevi bozmaktadır. Organizmada hiçbir misyonu olmayan kronik ağrı kişiyi olağan hayattan alıkoymakta, tedavisi de tabibi zorlamaktadır. Bilhassa organize olmayan tedavi eforları hastane kullanımını artırarak sosyo-ekonomik yük getirmektedir.
Ağrı kliniğinde;
- Kansere bağlı tüm ağrılar
- Boyun omurlarındaki kireçlenmeye bağlı ağrılar
- Trigeminal nevralji denilen yüz bölgemizde hissedilen tek taraflı ağrılar
- Atipik yüz ağrısı
- Boyun ve kola yayılan boyun fıtıklarına bağlı ağrılar
- El bileğinde karpal tünel sendromu denilen bilekten avuç içine yayılan ağrı ve uyuşukluk
- Omuzdaki kireçlenmeye bağlı ağrılar
- Bel fıtığına ve beldeki kireçlenmeye bağlı ağrı
- Zona geçirmiş ama ağrısı geçmemiş ağrı
- Diyabetle gelişen ayaklardaki yaraya bağlı ağrı
- Diyabete bağlı sinir hasarı (nöropatik ağrı)
- Damar hastalığına bağlı el ve ayaklardaki iskemik ağrıları
- Nedeni bilinmeyen karın ağrısı
- Protez önerilmiş; yaş ve sıra bekleme nedeniyle diz cerrahisi uygulanamayan hastaların dizin ön kısmındaki ağrı tedavisi mevzularında hizmet verilmektedir.