Yeme Bozukluğu – Yeme Bozukluğu

Yeme bozuklukları, fiziksel sağlığı, psikososyal işleyişi etkileyen ölümcül ve maliyetli zihinsel bozukluklardır.

Kiloya, vücut şekline ve yemeye yönelik rahatsız edici tutumlar, yeme bozukluklarının ortaya çıkmasında ve sürdürülmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Yeme bozuklukları son 50 yıldır artmakta ve gıda ortamında değişiklikler ortaya çıkmaktadır.

Sağlık personelleri kişide genel sağlık değerlendirmesinin bir bileşeni olarak yeme alışkanlıklarını rutin olarak sorgulamalıdır.

Yeme bozukluklarının belirtileri erkekler ve kadınlar arasında farklılık gösterebilir. Yeme bozuklukları yeterince araştırılmadığından, patofizyolojileri, tedavileri ve yönetimi konusunda bir belirsizlik vardır.

Yeme bozuklukları, anormal yeme veya kilo kontrolü davranışları ile karakterize edilen ciddi psikiyatrik bozukluklardır.

Ağırlığa, vücut şekline ve yemeye yönelik rahatsız tutumlar, yemek bozukluğunun ortaya çıkmasında ve sürdürülmesinde önemli bir rol oynar.

Bu endişeler cinsiyete göre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin; erkeklerde vücut imajı kaygıları kaslılığa odaklanabilirken kadınlarda bu kaygılar daha çok kilo vermeye odaklanabilir.

Obezite kendi başına bir yeme bozukluğu olarak çerçevelenmez. Tüm yeme bozuklukları, fiziksel sağlığı önemli ölçüde bozmaktadır.

Anoreksiya nevroza; ciddi diyet kısıtlamalarını veya diğer kilo verme davranışlarını (örneğin, kusma, aşırı fiziksel aktivite) etkileyen, yoğun bir kilo alma korkusu veya rahatsız bir beden imajı veya her ikisi ile karakterize edilen, oldukça belirgin, ciddi bir zihinsel bozukluktur.

Ağırlık ve şekil ile ilgili endişeler, anoreksiya nervozayı kaçıngan-kısıtlayıcı gıda alımı bozukluğundan ayırmaktadır.

Ek olarak, bilişsel ve duygusal işlevsellik belirgin şekilde bozulur.

Anoreksiya nervozanın tıbbi komplikasyonları tüm organları ve sistemleri etkilemektedir ve genellikle yetersiz beslenme, kilo verme ve alma davranışlarından kaynaklanmaktadır.

Bulimia nevroza; normal veya yüksek kiloda ortaya çıkabilir (ağırlık, bulimia nervoza eşiğinin altındaysa alt tipi olan anoreksiya nervoza tanısı verilir). Bulimia nervoza, tekrarlayan tıkınırcasına yeme (yani, kontrolü kaybederek aşırı miktarlarda yemek yeme) ve kilo alımını önlemek için telafi edici davranışlarla karakterize edilir.

En yaygın telafi edici davranış kendi kendini kusturmaktır, ancak uygun olmayan ilaç kullanımı, oruç tutma veya aşırı egzersiz de kullanılabilmektedir. Bu davranışlar, ağırlık, vücut şekli veya görünümle ilgili olumsuz öz değerlendirme tarafından ortaya çıkabilmektedir.

Tıkınırcasına yeme bozukluğu; bulimia nervozadakinden daha az telafi edici davranışlarla birlikte, rahatsız edici, tekrarlayan aşırı yeme nöbetleri ile karakterize edilir. Hem bulimia nervoza hem de aşırı yeme bozukluğuna sıklıkla obezite eşlik eder veya obeziteye yol açar.

Kaçıngan-kısıtlayıcı gıda alımı bozukluğu; artık yaşa bağlı olmayan bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Temel semptomlar, aşağıdakilerden biri veya daha fazlası ile birlikte ortaya çıkar. Bunlar gıdadan kaçınma veya gıdayı kısıtlamadır. Buna bağlı olarak; kilo kaybı veya büyümede yavaşlama, beslenme eksiklikleri, yeterli alım için tüple beslenmeye veya besin takviyelerine bağımlılık ve psikososyal bozulmalar meydana gelmektedir. Semptomlar, genel olarak gıdaya ve yemeye karşı ilginin olmaması, duyusal duyarlılığa dayalı gıda seçiciliği ve boğulma veya kusma gibi tiksindirici deneyimlerle ilgili yemenin olumsuz sonuçlarından korkma durumunda ortaya çıkabilmektedir.

Pika Sendromu; bir ay veya daha uzun bir süre boyunca besleyici olmayan veya gıda olmayan maddeleri yemeyi içerir. Başlıca tetikleyiciler, maddenin tadı, can sıkıntısı, merak veya psikolojik gerilimdir.

Ruminasyon bozukluğu; mide bulantısı, istemsiz öğürme veya tiksinti olmaksızın yemekten sonra yemeğin kusulmasıdır.

Yeme bozukluğuna (>%70) psikiyatrik komorbiditeler sebep olmaktadır. En sık görülen psikiyatrik komorbiditeler arasında duygudurum ve anksiyete bozuklukları, nörogelişimsel bozukluk, alkol ve madde kullanım bozuklukları ve kişilik bozuklukları yer alır.

Diyabetli kişilerde yeme bozukluğu prevalansı yüksektir.

Yeme bozuklukları ile çölyak ve Crohn hastalığı gibi otoimmün bozukluklar arasında çift yönlü ilişkiler gözlemlenmiştir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu