Travma

Travma, sözlük tanımı olarak canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve sarsıcı yaralanma

belirtileri bırakan yaşantıdır. Günlük hayatımızda beklenmedik bir anda ortaya çıkan dehşet, panik ve kaygı yaratan kişinin anlamlandırma mekanizmalarını yıkıcı hale getiren olaylar travmatik olaylar olarak tanımlanabilmektedir. Kişi gerçek bir tehdit ile karşılaşmışsa, fiziksel zarar görmüş veya tanık olmuşsa ve bu esnada aşırı derecede, korku ve çaresiz hissetmişse bu durum kişi için travmatik bir yaşantı olarak tanımlanabilmektedir. Tanıma göre olayda; yaşama karşı, sevdiklerimize karşı, inanç sistemlerimize karşı ve vücudun bütünlüğüne karşı bir tehdit söz konusu ise bu olay kişi için travmatik bir yaşantı olmaktadır. Böyle olaylarda kişiler genellikle gücü kötüye kullanma, duyulan güvene karşı ihanete uğrama, tuzağa düşürülme, çaresizlik, kafa karışıklığı ve kayıp söz konusu olabilmektedir. Bu olaylar hem tek seferlik hem de tekrarlayan ve

devam eden olaylardır. Tek seferlik olaylar ölümler, kazalar, suçlar, salgınlar, doğal afetler vb. Tekrarlayan olaylar çocuk istismarları,şiddet içeren ilişkiler, savaşlar, vb. Olayın travma olup olmadığı olaya maruz kalanların kararıdır. Cinsel istismara uğramış iki çocuktan biri bu olayı fiziksel bütünlüğüne karşı bir tehdit olarak algılamamış ise bu olay onun için travma olmakta, ikinci çocuk, olayı hayatını tehdit eden bir felaket olarak görüyorsa ise bu olay ikinci çocuk için travmatik bir olay niteliği kazanmaktadır. Çocuklukta yaşanan travmatik olaylar; cinsel istismar, işkence görme, kaçırılma, trafik kazası, yaşam tehlikesi olan hastalıklar, cansız bir insan bedeni görme, sevilen bir aile yakını kaybetme ve kişinin baş etmesini aşan benzeri olaylardır. Bunların içerisinde

tehdit içeren olaylar karşısında çocukların çoğu aynı tepkiler verirler. Yani hemen hemen bütün çocukların tepkileri aynıdır. Çocukların tepkileri yaşına ve kişisel özelliklerine ve stres belirtilerine göre dışavurum biçiminde değişilik gösterebilmektedir. Çocukların tepkileri; davranışsal, bilişsel, psikolojik ve fizyolojik olmak üzere dört grupta incelenir:

Bilişsel tepkiler; Zayıf sözel ifade, hafıza problemleri, konsantrasyon bozuklukları, dikkat problemleri, öğrenme problemleri, düşük yetenek gelişimi tekrar tekrar göz önüne gelen görüntüler ve tekrarlayan düşünceler görülmektedir.

Davranışsal tepkiler; Olumlu olumsuz davranışlar göstererek ilgi çekme, asabi olma,

saldırgan davranma, herhangi bir kişiye şiddet uygulama, sosyal ortamlarda rahatsızlık veren davranışlar, istismarı ve travmayı taklit etme küfür etmek, sabote edici davranışlar gösterme, aşırı bir şekilde ağlama ya da çığlık atma, çabuk irkilme durumu, ailevi problemleri olma, arkadaş edinmeme veya insanlara karşı güven problemleri yaşama, travmadan dolayı kendini suçlu görme, travmasını hatırlatan yetişkinlerden korkma ve uzak durma, sinirli olma, korkak veya vurdum duymaz tavırlar gösterme, heyecanlı olma, üzüntü ve sinirlilik hali, aşırı suskun olma, içine kapanma, kaçınmacı olma gibi durumlar görülmektedir.

Psikolojik tepkiler; Şok geçirme, korku hali, yas hali, öfke hali, suçluluk durumu, utanç içine olma, çaresizlik(ümitsizlik) hali, duygusal yoğunluk hali uyuşukluk hali ( herhangi bir durum ya da birine duyulan ilginin, gündelik faaliyetlerden içinde keyif almada güçlük çekme durumu) depresyon, anksiyete, stres ve benzeri rahatsızlıklar görülmektedir.

Fizyolojik tepkiler; İştahsız olma veya iştah artışı ve sindirim sistemi problemleri yaşama, baş ağrısı, mide yanması veya bulantısı, kalbin sıkışması, bayılma durumu, psikosomatik rahatsızlıklar gösterme, gürültüye karşı duyarlılık hali, sürekli yorgunluk gösterme, nefes kıtlığı ve kolay hastalanmalar görülmektedir.

Böyle durumlarda çocuklar ebeveynlerine yakın olmayı istemekteler ve ebeveynlerin de çocukları yanlarında görmek istemeleri normaldir. Çocuklar stres içinde olduğu zaman bu süreçte küçükken yaptıkları davranışlara (altını ıslatma, annesine yapışma, parmağını emme, tırnağını yeme, önceden olmayan tikler geliştirme gibi) geri dönebilmektedirler. Kısa süre olarak böyle davranışların ortaya çıkması normaldir. Ebeveynlerin bu davranışlar karşısında büyük tepki göstermesi bu durumun uzun süre daha devam etmesine neden olabilir. Aynı zamanda çocuklukta istismarın uzun bir süre devam etmesi, fiziksel ve duygusal ihtiyaçların karşılanmaması gibi durumlarda çocuklarda travma sonrası stres bozukluğunun ortaya çıkmasına yol açabilir.

Psikolojik Travma

Kişinin sınırlarını ve hayatını zorlayacak şekilde aniden maruz kalınan olaylardır. Olay eğer kişinin fiziksel bütünlüğünü tehdit ediyor ve korku gibi benzeri yoğun duygulara yol açıyorsa travmatikdir. Yaşanan olay ile kişinin verdiği tepkiyi birbirinde ayırırsak psikolojik travma tanımı daha anlaşır hale gelir. Travmayı daha kapsamlı bir şekilde incelediğimiz zaman çocukluktan yetişkinliğe kadar baş edebileceğimizin ötesinde yaşanan olayların yaratığı etki ile ortaya çıkan travmatik sonuçlardır. Olumsuz olarak nitelendirilen durumlarla karşılaşmak ile gelişmemize yardımcı olan ihtiyaçların karşılanmaması da aynı şekilde bizde travmatik bir etki yaratabilir. Mesela bir çocuğun okula gitmekten mahrum bırakılması, duygusal ve gelişimsel ihyaçlarının karşılanmaması da travma etkisi yaratır. Burada önemli olan nokta çocuğun ruhsal ve duygusal olarak baş edemeyeceği negatif durumlara maruz kalması ve bununla birlikte duygu ve düşüncelerinde kendini kötü hissetmesine neden olan durumlar ile karşılaşmasıdır. Bu durumda olan çocuğun, elzem olan gelişimsel ihtiyaçlarına, kendi bedenine, ailesine, ve dini değerlerine yönelik tehdit içeren her durum travmatiktir.

Cinsel Travma

Kişinin cinsellikle ilgili yaşadığı sorunlardır ve tedavi edilmediği zaman kişide derin izler bırakan yaşantıdır. Aynı zamanda kişinin hatırlamak istemediği çekinidiği ve korktuğu travmalardır. Kişi bu noktada korku ve çaresizlik ile yüz yüze gelir. Kendisi çaresiz hale bu duruma uygun cevap bulamadığı zaman travma ortaya çıkar. Kişi hayatı üzerindeki hakimiyetinin zarar görmesi sonucu travmatik bir yaşantı içine girer. Kişinin iç benlik ile dış çevre uyumu bozulur. Bu da kişinin akranlarıyla olan ilişkilerinde bozulmalara ve ayırışmalara sebep olur. Çaresizlik ve korku yaşatan cinsel travma kişide hayatı üzerinde ki kontrolü kaybetmesine neden olur. Günlerce devam eden bu dengesizlik psikolojik bozuklar ortaya çıkar.

Çocuklarda Görülen Cinsel Travmalar

Çocukluk döneminde iç benlik uyumunu ve çevre ile olan ile ilişkisinin bozulmasına neden olan travmalardır. Çocukta kendi bedenine veya beden bütünlüğüne zarar göreceği düşüncesi hakimdir. Çocukluk döneminde görülen travmalar; İstismara uğrama, pornografik film izleyip tiksinme, anne babanın cinsel ilişkisine tanık olma ve taciz edilme gibi durumlar çocuklukta görülen cinsel travmalardır. Ayrıca başkaların başından geçen cinsel travmaları dinleyen çocuk bu durumda ise travmatize olabilir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu