Depresyondaki asıl problemler. enerji azlığı, güç kaybı, mutsuzluk, zevk
alamama gibi durumlardır. Kişiler karamsar çökkün özgüveni azalmış
suçluluk duyguları artmış haldedirler. Uyku düzeni bozulur ve zaman
zaman kendine zarar verme düşünceleri oluşur. İş yaşamında verimlilik
düşmeye başlar sosyal ilişkilerde geri çekilir ve ortamlara girmek istemez
aktivitelere katılmak istemez. En az iki hafta süreyle devam etmelidir.
Kısa süreli buna benzer şeyler yaşamak depresyon değildir ve bazı
durumlara bağlı kendini kötü hissetme olabilir.
Zaman uzayıp iki yılı bulabilir ve iki yılı aşarsa kronik depresyondan artık
söz ediliyordur. Sanrılar ve halüsülasyonlar eşlik etmeye başlarsa
psikotik depresyondan söz edilir. Premenstrüel sendrom postpartum
depresyon ve mevsimsel depresyon çeşitlerinden bahsetmek
mümkündür.
Bazen sarsıcı bir olayın ardından ortaya çıkabilir ve çocukluktan bu güne
kadar olan şemalar ve kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları aktive
olabilir.
Depresyon bir kişinin kaybının ardından yaşanan yas değildir ve bu
durumla arasında farklılıklar vardır. Bipolar bozukluğun depresif dönemi
ile farklılıklar vardır ve bazen karıştırılabilir. Anksiyete bozukluğu ve
bellek bozukluğu ile benzerlikler gösterebilir bu durumda ayırıcı tanı çok
önemlidir.
Depresyon yaşayan insanların bir kısmında somatik şikayetler vücut
ağrıları ön planda iken bazılarında üzüntü ön planda ve bazılarında öfke
ön planda olabilir. Burada kişinin tepkisel yatkınlıkları bu durumu
belirlebilir.
Bir kişinin yaşam boyu depresyona yakalanma olasılığı yüzde 20 dir.
Görülme sıklığı kadınlarda iki kat daha fazladır.
Depresyona hazırlayan sebepler. ortaya çıkaran sebepler ve devam
ettirici sebepler olarak sınıflandırmak mümkündür. Çocukluk döneminde
oluşan şemalar deneyimler olumsuz yaşantılar. hızlı toplumsal değişimler
insanlar arasında yüz yüze görüşmenin azalması izole yaşam sürme
depresyona yatkınlığı arttırıyor. Ekonomik zorluklar kötü yaşam şartları
insan ilişkilerinde zorluk yaşama depresyon riskini arttıran sebeplerdir.
Depresyonun ortaya çıkması ile iş yaşamı sosyal yaşam ve özel
yaşamda işlevsellik bozulmaya başlıyor.
Yüzde 14 ile 50 arasında depresyon yaşayan insanlarda fiziksel
semptomlar eşlik ediyor ve kişiler daha çok dahiliye kliniklerine
başvuruyorlar. Depresyonda intihar riski yüzde 15 ve 55 yaş üstünde
kişilerde bu oran artıyor. Majör depresyon geçirenlerin yüzde 10 15 i
intihar ediyor veya teşebbüste bulunuyor.
Yalnız yaşayanlarda ve boşanmış erkeklerde depresyon riski daha fazla.
Evlilik problemleri varsa depresyon riski yüzde 50 depresyon varsa da
evlilik problemi yaşama riski yüzde 50 dir.
Davranışsal boyutta etkinliklere katılmakta azalma yavaşlama daha
önceden hoşlanarak yapılan aktivitelerden geri çekilme sorun çözmede
yetersizlik enerji azlığı görülmektedir.
Kognitif boyutta kararsızlık konsantre olmada güçlük yaşama bellekte
zayıflama unutkanlık zihinsel yavaşlama ortaya çıkmaktadır.
Duygulanım boyutunda üzüntü suçluluk utanç kaygı öfke duygularında
artış görülmektedir.
Fiziksel boyutta uyku bozukluğu iştah kaybı cinsel isteksizlik
görülmektedir. Depresyondaki hasta başarılarını dış etkenlere
başarısızlıklarını kendisine bağlar. Depresyonda yüzde 70 e varan
nüksler olmaktadır. Her gelen depresyon atağı sonraki atağın gelme
olasılığını arttırmaktadır.
Motivasyon boyutunda apati durgunluk güvende azalma bir işe
başlayamama geleceğini planlayamama gibi durumlar oluşmaktadır
Seligman modelindeki öğrenilmiş çaresizlik modeli burada geçerlidir.
kişide motivasyonel defisit çağrışımsal defisit ve duygusal defisit söz
konusu olmaktadır.
Depresyonda negatif yanlılık söz konusudur. Kişi seçici olarak
yaşamdakiolumsuzluklara odaklanır hale gelmektedir . Depresif
rüminasyonlar ortaya çıkmakta ve negatif düşünceler zihinde tekrar edip
durmaktadır. Anhedoni dediğimiz bir şeyden zevk alamama durumu
yaşanmaktadır. Sorun çözme becerisi azaldığı gibi kendisini bir şeye
layık görmeme ve kendisini yetersiz hissetme ön plandadır.
Depresyondaki kişiler kendilerine iyi şeyleri az negatif şeyleri çok fazla
söylerler. Hayatın genelinde bir durgunluk ortaya çıkar ve hareket çok
önemlidir. Depresyondaki kişilerin kendilerini harekete zorlamaları
durgunluğa teslim olmamaları seyri çok etkilemektedir.
Hayatta bizi mutsuz eden şeyler aslında yaşanılan olaylar değil bu
olaylara verdiğimiz anlamdır. Anlamı yeniden işlemlemek değerlendirmek
yönünü değiştirmek her zaman mümkündür. Yaşamdaki olaylar sorunlar
çözümsüzlükler karşısında bir takım insanlar depresyona girerken bir
kısım insanlar daha güçlü durmaktadırlar ve çaresizliğe teslim
olmamaktadırlar. Kişisel ego kapasitesi herkeste aynı değil ve bazı
insanlar yetiştirme tarzı açısından veya önceki yaşantıları açısından
depresyona yatkın veya yakın halde bulunabilirler.
Depresyonda kişiler arası ilişki kayıpları ortaya çıkar. Hayat bir şekilde
otomotik pilotta gidiyor gibidir ve sanki kendi kontrolünde değil gibi
hissedilir. İlk yapılacak şey otomotik pilottan çıkmaktır.
Hatalı olarak ortaya çıkan umutsuzluk düşüncelerini değiştirmek ilk
yapılacaklar arasındadır.
Yaşanılan yakınmaları isteğe dönüştürmek ve negatif dili pozitif bir istek
olarak adlandırmak önemlidir.
Otomotik düşünce ve şemalara müdahale edip bu hatalı alanları
düzeltme terapi esnasında yapılan müdahalelerdir. Geçmiş yaşantılara
yeniden anlam vermek iyileşme sağlayan bir unsurdur ve kaybolan
anlamı yeniden yapılandırmak ve güçlendirmek gerekmektedir. Kişinin
kendisini geçmişin suçluluğundan kurtarması önemlidir.
Depresyon bir duygusal bozukluk değil bilişsel bozukluktur. Duygulanım
elbette bozuluyor fakat arkasında negatif hatalı düşünceler yatmaktadır.
Negatife fazlası ile sapmış düşünceler hakim duruma gelmiştir.
Çökkün duygu durumun arkasında sevilmeme değersizlik çaresizlik
umutsuzluk kabul edilmeme düşünceleri inançları yatmaktadır.
Dış dünya riskli ve negatif olarak algılanmakta kişi kendisini kabul
etmemekte ve benlik algısının düşmesi ile kişi kendisini değersiz
önemsiz görmektedir. Bir yetersizlik hissi içindedir ve bütün bu
hissettikleri ve zihninden geçenler negatif yanlı olup hatalıdır. Zihinsel
çarpıtmaların ürünüdür.
Başkalarına şevkati geliştirmeye ve kendine şevkati geliştirmeye ihtiyaç
vardır. Ruhsal çökkünlük içindeki insanlar yaşamda ne kadar şansız
olduklarını düşünürler.
Başetme becerileri konusunda yapılacaklardan en önemlisi kişinin
hareketini arttırma etkinliklere katılma aktivite düzeyini yükseltmektir.
Amaç belirleme ve kendini suçlama davranışını değiştirme en önemli
konular arasındadır. Kişinin kendini ödüllendirme davranışını arttırması
toplumsal etkinliklerde sorumluluğunu arttırma olumsuz varsayımlarda
bulunmaktan vazgeçmeyi geliştirmek gereklidir.
Negatif taraflara yönelmiş olan dikkatin pozitif taraflara çevrilmesi
başarısız tarafları gören kişinin başarılı taraflarını öne çıkarma alışkanlığı
geliştirmesi bardağın dolu taraflarına bakmayı geliştirmesi ve yakınma
davranışlarından vazgeçmeye karar vermesi depresyonun seyri için
önemlidir.
Bazı kronik hastalıkların sonucunda oluşan depresyon ve bazı ilaçların
yol açtığı depresyon durumunu da ayırt etmek önemlidir. Burada
yapılacak müdahaleler farklılık gösterecektir ve düzenlenecek tedavi ona
göre olacaktır.
İnsanlar genellikle depresyonda oldukları için değil depresyon sonucu
hayatları zorlaştığı için baş edemedikleri için tedaviye başvururlar. İş
yaşamı sosyal yaşam ve özel yaşam ciddi biçimde etkilenir depresyon
süreci ile birlikte.
Depresyonda zihin çoğunlukla geçmişle meşguldür ve geçmişte de
suçlulukla yüklü bulunan genellikle şu konular bulunmaktadır.
Kaybedilenler pişmanlıklar yatırım yapılan kişilerden zarar görmeler
yanılmalar karşılanmayan beklentiler kaçırılan fırsatlar kaybedilen konum
ve ekonomik durumlar kaybedilen ilişkiler başa gelen travmalar yanlış
verilen kararlar kaybedilen anlam ve inançlar.
Depresyondaki kişiler yeterli kanıt ve belirli durum olmaksınız olaylardan
olumsuz sonuçlar çıkarma eğiliminde olurlar.
Kişiler içinde bulundukları olay ya da durumun olumsuz ve kötü yanlarına
odaklanırlar olumsuzluklara odaklanmaktan meselenin iyi olumlu
taraflarını görmezler.
Bir çok konu ve durumu kendisi ile alakalı olmasa bile kendisi ile
ilişkilendirirler meselenin olumsuz sonuçlarından kendilerini sorumlu
tutarlar.
Konuları gereğinden fazla genellerler ve genel sonuçlar çıkarırlar. Zaten
ben bir şey yapamıyorum zaten ben ne yapmaya kalksam sonucu kötü
oluyor zaten ben şanssızım zaten ben başarısızım işe yaramazım gibi
genellemeler yaparlar.
Hep ya da hiç biçiminde düşünme alışkanlığı edinmişlerdir.
Mükemmelliyetçi bir yan söz konusudur.
Başarılarını ve başardıkları işleri küçümseme eğiliminde başarısızlıkları
ve olumsuz çıkan sonuçları da büyütme eğilimindedirler.
Bütün bu durumlar gerçeği olduğu gibi algılamalarının önünde engeldir
ve her şeyi olduğundan negatif bir perspektifle görme ve kabul etme
eğilimindedirler. Bu durum da yaşamdan kendilerini geri çekmelerine ve
gittikçe daha fazla hareketsiz kalmalarına yol açmaktadır. Hal böyle
olunca depresif bakış açıları pekişmekte ve depresyon şiddeti artmakla
birlikte gittikçe artan oranda bir kısır döngü oluşmaktadır.
Ben kötüyüm dış dünya kötü gelecek kötü ve hiçbir şey iyi değil gibi bir
çaresizlik düşüncesi hakim duruma gelmeye başlamaktadır.
Elbette bütün bu olup bitenler kişinin iş yaşamında verimini düşürmekte
hatta işini yapamaz duruma getirmektedir. Daha çok hata yapmakta ve
kendine güveni gittikçe azalmakta başarabileceğine olan inancı yok
olmaktadır.
Depresyondan koruyucu olması bakımından kişinin kendisine ilişkin
inancı dış dünyaya ilişkin inancı ve gelecek konusundaki inancın
sorgulanıp yanlı olarak negatif alandan kurtarılması gerekmektedir. Ego
kapasitesinin geliştirilmesi düşünce hatalarının ve otomotik düşüncelere
müdahale edilmesi kişilerin gerçeği objektif olarak görmelerine hizmet
edecektir. İşlevsel olmayan kognisyonlar kişilerin yaşamında bir çok
durum karşısında zorlanmalarına ve çözümcül davranamamalarına yol
açmaktadır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.