Yas Tepkileri

Yaşamda sürekli bir şeyleri geride bırakarak bir şeyleri kaybederek, hayatımızdaki bazı şeylerin ve ilişkilerin eksilmesi ile yaşama devam ediyoruz. Kaybedilen her şey irili ufaklı da olsa bir yas süreci yaşatır. Bazı şeyler hafif bazı şeyler derin bazı şeyler çok acı yaşanır.  Bazı kaybedilen şeyler sarsıcı bazı kaybedilenler yaşamda büyük bir boşluk yaratır.  Kayıplar:  sevilen birinin ölümü, yakın bir ilişkinin bitmesi, organ kaybı, iş kaybı, statü kaybı, bağımsızlığın kaybı, itibar saygınlık kaybı

Bu kayıpların ardından kişilerde terk edilmişlik, suçluluk, güven kaybı, öfke, anlamsızlık, boşluk ve çaresizlik oluşur. Yas kayıp karşısında verilen bilişsel, duygusal ve fiziksel uyum tepkilerini yansıtır. Yasta kaybedilenle ilgili tamamlanmamış planlar, hayaller ve fanteziler bulunur. Zorlayıcı ve stresli bir süreç olmakla birlikte hastalık değildir. Verilen tepkinin dozu ve süresi kişiden kişiye değişir.  Açık tepki ve örtülü tepki olarak yaşanabilir. 

Bir tibet hikayesi vardır.  Oğlu ölen bir anne oğlunu gömmek istemez ve kapı kapı dolaşıp oğlunu diriltecek birisini arar. Budhaya gitmesini söylerler. Budha derki şehre in evinde hiç acı yaşanmamış olanlardan hardal tohumu topla ve bana getir. Kadın günlerce ev ev kapı kapı dolaşır ancak acı yaşanmamış bir ev bulamaz. Ve sonunda oğlu ile vedalaşıp bu acıyı kabul etmesi gerektiği sonucuna varır ve Budaya gitmez oğlunu gömer. 

Komplike olmayan  yas:  anlamlı bir ilişkinin kaybı.    Komplike yas ise bunalmış ve uyumsuz davranışlar yapacak kadar keder duygusunun yoğunlaşmasıdır. Kişiler yasın bir evresine takılır kalır ve yas tamamlanmaz. Kişide duygusal, fiziksel, bilişsel değişimler olur.

Fiziksel tepkiler olarak midede boşluk hissi, boğulacak gibi hissetme, seslere aşırı duyarlılık, enerji yokluğu, çabuk yorulma, iştahta artma veya eksilme görülür.   Bilişsel tepkiler olarak: inanamama, inkar , konfüzyon, ölen kişinin yaşadığı duygusu, öleni görme, sesini işitme gibi görsel ve işitsel hallüsünasyonlar görülebilir.  Duygusal tepkiler olarak: şaşkınlık, şok, üzüntü, öfke, kendini ve başkalarını suçlama, yalnızlık, umutsuzluk görülürken davranışsal tepkiler olarak da ağlama, dalgınlık, arama, çağırma, ölen kişiyi hatırlatan şeylerden kaçma, sosyal çekilme, ve uyku bozukluğu görülebilir.

Yasın yoğunluğu ise kişiden kişiye değişeceği gibi ölen kişiyle olan ilişki biçimi, kişinin ölüm şekli, yakınlığı, geçmişte tamamlanmamış yasların varlığı, sosyal destek unsurlarına göre değişiklikler göstermektedir.

PATOLOJİK YAS: aradan 6 aydan fazla zaman geçmesine rağmen kişinin yaşadığı sıkıntılar ve işlevsellik daha da bozulur, uyum gelişemez, kişi yas evrelerinde takılır kalır ve yas tamamlanamaz. Anormal yas, komplike yas, gecikmiş yas, kronik yas olarak adlandırılır. Uyum yerine stereotipik tekrarlamalar vardır ve iyileşme duraklar. Acı derinleşerek daha da yoğunlaşır. Yoğun suçluluk, yalnızlık, geçmişteki kayıpların işlenememesi, önceki bedensel ya da ruhsal sorunlar yasın tamamlanmasını engelleyebilir. Aşırı tepki, tepkisizlik veya psikotik durumlar olabilir.

İnsanlara güvenememe, ölümü kabullenememe, duygusal boşluk, öfke, izolasyon, o kişi olmadan hayatın anlamsızlığı düşüncesi, tedirginlik, gelecek kaygıları, kopukluk, bedenin bir parçasının sanki yok olduğu hissi, emniyette olamama hissi, huzursuzluk, acı, intihar fikirleri olabilir. 

Uzamış yaslardan post travmatik sters bozukluğu ya da depresyona gidiş görülebilir. Yas tepkileri ile depresyon farklı şeylerdir. Bazı insanlar yası erteler ve sonra tutarlar. Yas tutan kişilerin önce yaşamış oldukları travmaları tetiklenebilir.

Göğüste sıkışma , boğazda gerginlik, gürültüye karşı aşırı duyarlılık, çevreye duyarsızlaşma hissi, nefes darlığı, kaslarda zayıflama, vücutta ağrı ve sızıların artması ciltte döküntüler, kalp çarpıntısı, iştah kaybı, kabızlık, ishal ağız kuruluğu, uyku bozuklukları yas karşısında sıklıkla yaşayanan fiziksel belirtiler olmaktadır.  Fiziksel tepkiler dışında verilen psikolojik tepkiler de ise ağırlıklı olarak umutsuzluk, özlem, üzüntü, keyifsizlik, korku, suçluluk, dehşet,  çaresizlik öfke, düşmanlık duyguları yalnızlık terkedilmişlik gibi belirtiler ön plandadır.  Bilişsel düzeydede etkilerine baktığımızda kafa karışıklığı, kararsızlıklar, zihnin sürekli kayıp kişi ile ilgili olması,  hala yaşadığı düşüncesi , özgüven düşüklüğü, kendini suçlama hafıza problemleri ve dikkat sorunları yaşanmaktadır.

Yas 5 aşamadan oluşur. İlki şok ve uyuşma dönemi. 2. İnanmama inkar dönemi, 3. Arzu etme, yalnızlık ve öfke vardır. 4. Çaresizlik depresif dönem. 5. Kabullenme hayatı düzenleme dönemi.  Beklenen kayıp, ani kayıp ve travmatik şekilde kayıp yas yaşama düzeyini etkiler.  Toplumsal yas, kuşaktan kuşağa aktarılan yas çeşitleri de vardır.  Kayıp sonrası kişiler daha da büyüklerini hissedebilirler ve daha dayanıklı hale gelebilirler. Yaşamda yeni fikirler, yeni paradigmalar, yeni düşünceler ve manevi güç oluşturabilirler. Hayatın daha derin daha anlamlı boyutlarını kavramayı öğrenebilirler. Alternatif yolları görme yeni olasılıklar ve değişiklik fikirleri gelişebilir.  Yaşam hedeflerini gözden geçirebilirler, peşinden koştukları maddi dünyanın boş olduğu fikri gelişebilir. Kişiler hayatta her şeyi kontrol edemediklerini güçlerinin sınırlı olduğunu anlayabilirler ve insanlarla ilişkileri farklılaşabilir.

Uyumsuz olan en önemli tepkiler kabulün olmadığı inkar veya acıdan kaçma üzüntüden kaçmadır. Yas yaşanılarak bitirilir. Acı ile yüzleşerek ve acı yaşanarak bitirilir.  Donmuş olan acı ve üzüntü geleceğe aktarılır. İlaçlar kullanarak alkol madde kullanarak yas tamamlanmaz. 

Kişi yaşadığı kaybı uzun süre inkar eder ve kabullenmezse yas reaksiyonları da gösteremez. Kayıp hakkında konuşurken yoğun ve ağır duygular devreye girebilir. Kaybı hatırlatan kişi ve durumlardan kaçınabilir, kayıp sonrası hayatında köklü değişikliklere girişebilir. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen kayıp hakkında bahsederken şimdi gibi sanki yaşıyor gibi bir dil kullanabilir. Kaybedilen kişinin eşyalarını saklayabilir. normal yaşamındaki sorumluluklarını yerine getirmekten kaçıyor olabilir, öz bakımını aksatabilir, hayatın anlamsızlığı düşüncesine kapılabilir. Kaybın yıldönümünde tekrar ağır yas tepkileri verebilir. Mezara gitmekten veya dini ritüellerden kaçınabilir. Bu durumda patolojik yas durumu söz konusudur ve tedavi yardımı alması gerekmektedir.

Psikoterapi ile yapılmaya çalışılan ise kişinin, kaybedilen kişinin öldüğü ve asla geri gelmeyeceği fikri ile yüzleşmesi ve kabul çalışması yapılması.  Duygusal anlamda bu kabul durumunun çalışmasının yapılması önemlidir. Öldüğünü bilmek yeterli değildir.  Yas ile oluşan acı üzerinde çalışmak. Yaşanan acı hem duygusal hem de fiziksel bir acıdır ve geçmişteki bazı travmatik yaşantılarla ve kayıplarla yarım kalmış meselelerle ilgisi olabilir.  Kişinin kendi rollerinin farkına varmasını sağlamak ve bu kaybın nasıl bir rol kaybına yol açtığının ve yaşama uyumunu nasıl zorlaştırdığını ve yeni rollerden neden kaçtığı üzerinde çalışılması. Kişinin zihninde ölen kişi ile olan ilişki ve anlamı işlemlemesi ve yeniden düzenlemesi sağlanarak yaşama uyum sürecine katkı sağlanmaktadır. Kişinin bozulan baş etme biçiminin onarılarak yeniden devreye sokulması ve bu duygusal ve fiziksel acının hastalıklara yol açmasının önüne geçilir. Kişinin yaşadığı durum ruhsal ve bedensel hastalıklara gidiş için risk oluşturmaktadır.  Normal yastan farklı olarak travmatik yasta ayrılık kaygısı işlevselliği etkileyecek şekilde tekrarlayıcı ve rahatsız edicidir.  Bireyde oluşan tepkiler süreklilik taşır ve zamanla azalmaz. 

Kişinin ego gücü, esneklik özelliği uyum sağlama kapasitesi, kişilik özellikleri nasıl tepki vereceğinden veya yası nasıl yaşayacağında etkilidir.  Yas süreci patolojik olduğunda profesyonel destek gerektirir. Çünkü kişinin yaşamdaki işlevselliği bozulmaya başlar hayattaki verimliliği düşer, ilişkileri bozulur, depresyona veya psikoza kadar bir gidiş seyri olabilir.  O durumlarda da kaçınılmaz olarak tedavi edilmesi gerekir. Durum iyice kötüleşmeden destek alıp tedaviye başlanması önemlidir. Yas sürecinde fiziksel olarak mezara gömülen psikolojik olarak mezara gömülmez. Yok saydığınız hiçbir şey kaybolmaz ve yok saydığınız şeyler peşinize düşer.

Çeşitli zor koşullarla karşılaşan ve acılar yaşayan bireylerin bu yaşantılar sonrasında başa çıkma girişimleri sonucu bazı olumlu değişiklikler de yaşamaları mümkündür. Yaşamın sorgulanması, manevi ve derin anlamları hayatta öne çıkarma, ve hayat karşısında daha fazla büyüme gibi durumlar yaşanabilir. Kişilere hayat karşısında daha güçlü ve üstün bir yapı inşa etme ve direnç kazanma gücü de katmış olabilir. Kişiler acılı yaşantılar sonucunda insanlarla daha anlamlı ve derin ilişkiler geliştirebilirler, yeni kararlar alabilirler, yaşamlarında yeni çığırlar açabilirler ve var olan güçlerinin artmış olduğunu hissedebilirler. Yaşamda her şeyi kontrol edemeyeceklerini fark edip bazı tutumlarını değiştirebilirler.   Sevdiği yakın birisini kaybeden bir kişi daha bağımsız, merhametli, duygusal açıdan daha güçlü ve amaçlarının farkında olarak yeni sorunların daha fazla üstesinden gelebileceğine inanır hale gelebilir.  Bernzer kayıplar yaşayan kişilere karşı daha merhametli ve şevkatli olabilirler.  Yas yaşayan kişinin hayatında oluşan boşluk sonucunda  yeni ilişkiler olasılığını da güçlendirmektedir.

Kayıp kişi ile ilgili bağlanmanın gücü ve biçimi, ikircikli duyguları barındırıp barındırmaması, yaşanmış çatışmalar ve bağımlı ilişkilerin olması yas sürecini etkilemektedir. 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu