“Bilimsel düşünceyi ıskalayarak kanser üzerine ortaya atılan iddiaların sonuçları tehlikeli olabilir. Tıp yeni tedavilere açıktır ancak bilimsel yöntemlerden kaçan çalışmalara asla prim verilemez.”
İlkeler ve Yöntemler
Bilimsel yöntemler, bilimin tüm alanlarında aynı esasları kullanmakla birlikte değişik bilim dallarındaki uygulamalarda teknik farklılıklar olabilir. Konumuz kanser olduğuna göre, tedavide kullanılan ilaçların ne kadar çok testten geçtikten sonra rutin uygulanmaya girdiğini göstermekte yarar var.
Hayvan deneyleri ve laboratuvar çalışmalarıyla kansere etkili olduğu düşünülen ilaç, tedavi umudu kalmamış hastalarda -onayı ile- artan dozlarda kullanılmaya başlanır. Sonra ilaç, tıbbi yönden benzer, yeterli sayıda hastayı kapsayan iki grup arasında karşılaştırılır. Gruplardan birine yeni ilaç verilirken diğeri eski tedaviyi alır. Hastalar bir süre izlendikten sonra tedaviye yanıt ve yaşam süreleri bakımından karşılaştırılır. Çalışma, sonuçlarıyla birlikte hakemli dergilerde yayımlanır. Çalışmaların sağlıklı yapılıp yapılmadığı, iki gruba hastaların önyargısız seçilip seçilmediği, iki grubun tıbbi özellikler bakımından benzer olup olmadığı, hastaların tatmin edici süre izlenip izlenmediği, rastlantıların sonuçta rolünün bulunup bulunmadığı sorgulanır. Gerekirse araştırmaya ilişkin eleştiriler hakemli dergilerde yayımlanır. İlaçla ilgili başka çok merkezli kontrollü çalışmalara benzer sonuçların alınıp alınmadığı test edilir. Ancak bu uzun ve zahmetli çalışmalarla yeni bir kanser ilacı standart tedavi için ret ya da kabul edilir.
Bir tek ilaç konusunda bile karar verebilmek için bu denli yoğun çalışmalara gerek duyulan bir dünyada, hastalara değişik tedaviler öneren insanlar, söyledikleri her sözün hakemli dergilerde yayımlanmış referanslarını göstermek zorundadır. Ayrıca referansların da bilimsel kriterler uyması ve tekrarlanan çalışmalarda aynı sonuçların alınması gerekir.
Bilimsel tıbbi çalışmalara, elektronik iletişimin gelişme nedeniyle, kolaylıkla ulaşılabilir. Örnegin internette “medline” aracılığıyla hakemli dergilerde yayımlanan araştırmaların özetlerini, gerektiğinde makalenin tamamını bulmak mümkün. Alternatif tedaviyle kanseri iyileştirdiklerinin söyleyen yurtdışındaki kliniklerin bilimsel yöntemlere uyarak yaptıkları çalışmaları “medline” aracılığıyla bilim dünyasına sunmaları gerekir.
Kanser ve tedavisiyle ilgili bazı gerçekler. Kanser, hücrenin genetik yapısındaki bozukluklar sonucu ortaya çıkan kontrolsüz hücre çoğalmasıdır. Bozukluk doğuştan olabilir ama çoğunlukla çevre faktörlerin etkisiyle oluşur. Doğuştan getirilen bozuklukların çevresel faktörlerle etkileşmesi sonucu ortaya çıkması, sıkça karşılaşılan bir durum. Kanser sanıldığı gibi tek bir hastalık değildir. Sigaradan tutun, virüsler, radyasyon, çeşitli kimyasal maddeler, boyalar ve hormonlar gibi genetik yapıyı değiştiren her madde kansere neden olabilir. Bakterilerin tüm kanserlerin nedeni olduğunu söylemek büyük yanlış. Bakterilerin neden olduğu sindirim sitemine ait bir tür lenf kanseri vardır ve erken dönemde antibiyotikle tedavi etmek, uygulanan yöntemlerden biridir.
İnsanda ne kadar değişik doku varsa hemen hemen o kadar kanser var. Kanserin gidişini belirleyen en önemli faktörlerden biri, hangi organa ait olduğudur. Yanı sıra, kanserin yaygınlığı, başka organların tutulup tutulmadığı, hücrenin bozukluk derecesi ve çoğalma hızı, gidişi belirleyen faktörler arasındadır.
Günümüz Tıbbında Arayışlar
Kanserin cerrahi olarak çıkarılması, kemoterapi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi olarak bilinen ışın tedavisi. Genel kural olmasa da, erken yakalanan kanserlerde uygulanana tedavi, cerrahidir. Kemoterapi ve radyoterapi, çoğalan hücrelerde etkilidir. Kanser hücresi, normal hücrelere göre hızlı çoğaldığından tedaviyle öldürülen hücreler çoğunlukla kanser hücreleridir. Yalnızca kanser hücrelerine yapışıp onların çoğalmasını durduracak kemoterapi ilaçları üzerinde de çalışılıyor. Kemoterapi, bazen yüzde 100 sonuç alınan erkek yumurtalık kanserinde etkili olabiliyor. Lenf ve kan kanserleri de kemoterapiyle düzelebilir. Birçok kanser kemoterapi ve radyoterapiden değişik oranlarda yarar görülebilir. Öyle kanserler vardır ki, hasta hiçbir yakınma olmaksızın yıllarca, hatta 10 yılın üzerinde tedavisiz yaşar. Lenf kanserlerinin bir çeşidi ve prostat kanseri böyledir. Hastalar arasında zaman zaman kanserli bir hastanın alternatif tedaviyle yıllarca yaşadığı söylenir. Medyada prostat kanserli bir hastanın bu şekilde bir tedaviyle uzun yıllar yaşadığı belirtilmiştir. Oysa bu hastayı tedavisiz izlemek zaten günümüz tıbbının uyguladığı yöntemlerden biridir. Bazı kanserlerde, nadiren de olsa, kendiliğinden iyileşme olabilir. Konvansiyonel tedavinin dışında başka tedavi yöntemleri de vardır.
İnsanlık Kendi Kendini Yok Edemez
Biyolojik tedavi dediğimiz, bir anlamda kanserli hastanın bağışıklık sistemi ni güçlendirici yöntemler (interferon, interlökin gibi ilaç uygulamaları) böbrek kanseri, bazı deri ve kan kanserlerinde uygulanır. Bağışıklık sistemini güçlendirici ilaçları her kansere uygulamak yanlış bir işlem olabilir. Beslenme ve vitaminlerin kanserden korunmadaki rolü günümüz tıbbınca iyi bilinir. Kontrollü bilimsel çalışmalar bunların kanseri önlemedeki rolünü her zaman desteklemiştir. Ama tedavideki rolü abartılmamalı. Bazı kanserlerde aşı uygulanmakla şu aşamada tatmin edici sonuçları yoktur. Kanserli hücreye giden kan akışını durdurarak kanser hücrelerinin besinsiz bırakıp öldürmeyi amaçlayan çalışmalar yoğun. Bozuk genetik yapıyı değiştirmeyi hedefleyen gen tedavisi çalışmaları da sürüyor. Bu yöntemlerin rutin uygulamaya girememesinin en önemli nedeni, tekrarlanan çalışmalarda henüz istenilen sonuçların alınmamamış olmasıdır.
Gerçekler insanlardan bir süre gizlenebilse bile, insanlık kendini yok edecek şekilde gerçekleri sonsuza dek saklayamaz. Hele iddia edildiği gibi kanser bir yerlerde bir şekilde tedavi ediliyorsa, bunun gizli kalması imkansız. Bilim, yöntemlerine uygun çalışmaları kabule hazırdır. Kanser gibi kompleks bir hastalıklar grubunda ne yazık ki bir mucizevi tedavi yoktur. Uyguladıkları tedavi yönteminin kanserin çaresi olduğunu iddia eden klinikler, kontrollü bilimsel çalışmaların yayımlandığı hakemli dergilerin isim, tarih ve numarasını bildirmek durumundadır. Aksi takdirde tüm söylenenler, spekülasyonlardan öteye gitmez.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.