Ergenlik döneminde altyapısı oluşuyor ama ortaya çıkması daha sonradır. Genellikle bu dönemde sosyalleşme güçlükleri oluyor.
Duygu durumun iki uç arasında gidip geldiği bir hastalıktır. Bir ucu mani bir ucu depresyondur ve ortada da stabil oldukları zaman aralıkları vardır. Her zaman mani dönemindeki taşkınlık içinde olmadıkları gibi her zaman depresyon döneminde de değildirler. Ortada bulunan remisyon dönemleri ile beraber bu hastalar üç dönem arasında gidip geliyorlar.
Her zaman ya belirtiler geri gelirse diye bir kaygı durumu içindedirler. Bir çeşit panik ataktaki beklentiiyle benzelik gösterir: Tetikte olma durumu sözkonusudur. Kaygı çoğalınca belirtiler artar ve önlem almalar başlar. Çok temkinli dikkatli olmaya başlarlasr.
Depresyon ucundayken ruhsal durum çökkün, enerji azlığı, isteksizlik, içine kapanma, harekette azalma olur ve motivasyon yok olur. Hiçbir şeyden tat alamama ortaya çıkıyor ve konuşma azalıyor. Özbakım azalıyor insan ilişkileri bitiyor huzursuzluk artıyor.
Çaresiz, yetersiz, suçlu hissetme üst safhadadır ve başkalarına yük olduğunu düşünür. Gelecekte her şeyin kötü olacağını düşünür.
Bazen gerçeklikten kopmalar meydana gelir ve bağırsaklarım çürüyor, beynim çürüyor gibi ifadeleri olabilir.
Mani döneminde ise hazza yönelik dürtüsellik ön plana geçer. Çok neşeli hareketli bir dönemdir.Düşünceler hızlanıyor ve adeta beynin içinde koşuyor. Abartılı davranışlar, abartılı alışveriş, coşkulu bir hal içindedirler. Çok abartılı özgüven ve hiperseksüalite vardır. Ölçüsüz, limitsizi insan ilişkileri kurarlar İşle ilgili yaşamla ilgili riskli kararlar alırlar ve harekete geçerler.
Hipomani döneminde kişiler çok neşeli olurlar, çekici gelen bir dönemdir ama bu dönemde kalmıyorlar sonra manik döneme geçiyorlar. Enerjinin yüksek olduğu bir dönemdir ve maniye doğru gidiş sözkonusudur ve ölçüsüzlük arttıkça artar, coşku arttıkça artar. Hipomani dönemi içindeyken genellikle yaratıcılıkları artar.
Maniyi yaşamış bir hasta içinneşeli hareketli olmak artık tehlikeli olarak algılanır. Tersi olan depresif belirtilerde tehlikeli olarak algılanır. Hastalık geri geliyor diye düşünürler. Depresif kısmını daha güvenli buluyorlar ve nasıl olsa belirtileri saklarım diye düşünüyorlar. Ama manik belirtileri saklayamıyoarlar. Oradaki taşkın hale geçmekten tedirgin oluyorlar.
Ambivalanso çok yoğun yaşıyorlar ve hep iliki duygular içindedirler.
Bipoların hayatı İKARUSUN uçuşu gibidir. Bipolar hasta hep ortada durmaya çalışır, yukarısı ve aşağısını tehlike olarak görür.
İkarusun Uçuşu: Dadalyus çok usta bir heykeltraj zanaatçıdır eskiş yunanda. Yeğeni talos ona yardımcı olur ve çıraklık eder. Yılan dişlerinden testereyi icat eder ve Dadalyus bunu kıskanır ve öldürür. Dadalyus oradan kaçarak girit krallığına sığınır. Giritte bir kadından İkarus adında bir oğlu olur. Orada bir çok olaya karışır. Kendisinin inşa ettiği labirente kendisi ve oğluyla birlikte kral tarafından hapsedilir. Kendisinin inşa ettiği bu labirentten kaçamayacağını bilen Dadalyus balmumu ve tüylerden kanat yapmayı düşünür. Bir çift kanat oğluna bir çift kanat kendisine yapar ve kaçmaya karar verirler. Oğluna öğütte bulunur. Denize yakın uçmamasını nemli havanın balmumunu eriteceğini ve düşüp öleceğini söyler. Çok yüksekte de uçmaması gerektiğini bu sefer güneş ışınlarının balmumunu eriteceğini ve düşüp öleceğini söyler dikkatli uçması gerektiğini öğütler ver uçmaya başlarlar.
Genç adam İkarus uçtukça coşkuya kapılır ve daha yükseğe çıkmaya başlar. Güneş tanrısı bunu kendisine bir saygısızlık olarak görür. Eriyen balmumu ile birlikte kanatları çözülür ve ege denizine düşerek ölür.
… Belli bir aralıkta ne yüksekte ne alçakta uçmak tam da bipolar hastalar için geçerlidir. Hayatlatrı adeta ikarusun uçuşu gibi geçer.
Bu gün kendimi kötü hissediyorum değil bunu tehlikeli bir durum olarak algılar. Veya modum bu gün yüksek demiyor bunu da tehlike olarak algılıyor.
Çok fazla kaygı ve stres altında geçen bir yaşam vardır. Alkol madde kullanımları olabilir. Basakılayan yada uçuran maddeler kullanabilirler. Zamanla kişilik bozukluğu bu duruma eklenebilir. Kronik bir hastalıktan bahsediyoruz ve dönem dönem tekrarlamaları olur.
Hiç normal hayatım olmayacak diye düşünürler. Ya abartılı kabul ya da hastalığı inkar içindedirler. Her iki durumda onları çarpıtılmış kognisyonlara götürüyor. Yaşam içinde üreten olamıyorlar. Hayatları genellikle duygu durumlarını kontrol ve koruma üzerinedir. Uğraştıkça kaygı artıyor ve belirtiler ortaya çıkıyor.
Zaman zaman halüsünasyonlar görülebilir. Kendisini insanlığı kurtaracak birisi olarak görebilirler. Uyku ihtiyaçları az olur. Manik dönemdeyken sınır konulmasından hiç hoşlanmazlar. Bazen bordurline kişilik bozukluğu ile birlikte görülebilir. Belirtilerin dozu kişiden kişiye değişir.
Abartılı bir iç kontrol durumu söz konusudur. Eyvah hastalık geliyor taşkınlık geliyor yine kötü şeyler utanılacak şeyler yapacağım, hastaneye yatıracaklar ilaç verecekler ve kendimi kontrol etmeliyim diye düşünürler.
Duyguları yaşamın normal bir seyri ve değişen bir şey olarak görmüyorlar tehlike olarak görüyorlar.
Normalde neşelenilecek veya sıkılacak tüm durumları bir tehlike tehdit olarak görüyorlar ve dar alanda kısıtlı bir alanda uçmaya çalışır gibidirler ve bu durumda da duygular gittikçe kısıtlanmakta ve küntleşmektedir.
Alacakları psikoterapi hizmeti ile uygun olabilecek riskleri almaları ve duygulardan kaçmalarının önüne geçiliyor.
Biyolojik temelli olan bir hastalıktır. Biyolojik faktörler ve stres faktörleri bir araya gelince ortaya çıkıyor. Alternatif düşünmek ve alternatif davranışları öğrenmek ve uygulamak onlar için önemli.
Maniye ve depresyona götüren stresörleri saptayıp tetikleyicileri saptayıp destek verilmesi onları yaşamda daha güçlendirecektir. Başa çıkabilme becerilerinin güçlendirilmesi kaygılarını azaltacak streslerini azaltacaktır.
Eğleniyorsam maniye doğru gidiyorum derler, sıkılıyorsam depresyon geri geliyor derler ve hayatımda eğlence olmaması lazım diye düşünürler. Bipolar hasta adeta neşelenmeyi, üzülmeyi ve yoğun duygular yaşamayı bir risk olarak görür ve yoğun bir kontrol çabasına girer. Yaşamının büyük çoğunluğu duygularını kontrol etmekle geçer ve zamanla künt bir duygulanım oluşabilir. Bu durumlarda gerçek olan ile kişinin algıladığının arasındaki farkın kişiye gösterilmesi önemlidir. Amaç düşünceleri değiştirmek ya da yok etmek değil , düşünceler geldiğinde onlarla baş etme stratejilerinin geliştirilmesi ve bu stratejilerin işlevsel olması sağlanmaya çalışılmalıdır. Hastanın sorgulamadan inandığı yüklü düşünceleri her zaman bulunur. Bir şeyi kontrol etmeye çalışırken içine girdiği bir kısırdöngü vardır. Belirsizliği tolere edemediği için geleceği kontrol çabası içindedir. Tekrar dağılmaktan korkar haldedir.
İşlevsel olmayan kognisyonlar içindedirler ve psikoterapi ile bunun değiştirilmesi gerekmektedir. Çoğunlukla duygu durumlarını düzenleyici olarak lityum kullanma gerekliliği vardır.
Gerekli durumlarda antidepresan ve antipsikotikler ise psikiyatristlerin bu hastalara sıklıkla yazdığı ilaçlardır.
Manik dönnemlerinde en az bir hafta ile süren kabarmış taşkın bir ruh hali ve irritabilite vardır. Benlik saygılarında abartılı bir artış ve büyüklenmecilik görülmektedir. Basınlçlı konuşma, çok konuşma , otomotikleşmiş bir konuşma içindedirler ve çok az uyku vardır. Düşünce uçuşmaları çok fazladır ve hareketlerde aşırı bir artış olur. Bu dönemdeyken hastalığı kabullenmezler ve zevk veren davranışlarda artış olur. Aşırı iyimserlik ve grandiyozite , riskleri önemsememe, değişiklik yapma istekleri abartılı ses ve abartılı renk parlaklığı hissederler ve yargılamaları bozulur. Bir süre sonra depresyon dönemine geçerler ve bu dönemde de enerji azalır, düşük özgüven, intihar istekleri, karar verememe durumları konsantrasyon güçlükleri, çabuk tükenme oluşur.
Şizofreni hastalığı da biyolojik temelli bir hastalıktır ve ergenlik döneminde bazı belirtileri ortaya çıkıyor ama hastalık ileri yaşlarda ortaya çıkıyor.
Şizofrenide dezorganize davranışlar, halüsünasyonlar varsanılar görülür. Amaca uygun olmayan tuhaf konuşma vardır. Sosyal ilişkiler ortadan kalkar, Düşünce üretimi ortadan kayboluyor, zevk alamama anhedoni kronik hale gelir. İçgörü yok olur. İçinde bulundukları durumu bir problem olarak görmezler. İlaca çok tepkililer. Sorunu kendilerinde değil dışarıda görürler. Çoğunlukla travmatik yaşantıları vardır. Bir biyolojik kökeni vardır ve tedaviye rağmen tamamen kaybolmuyor.
Kendisini peygamber insanlığı kurtaracak birisi olarak görebilir, izlendiğini gizli görevleri olduğunu söyleyebilir doğa üstü güçleri olduğuna inanabilir. Çok değişik hezeyanlar içinde olabilir.
İşitsel varsanı bazı sesleri işitmedir ve toplumda görülme olasılığı %4 ile 15 arasında değişir. Bir çok insan hayatının bazı dönemlerinde bu durumu yaşamış olabilir ama bu şizofreni ya da bir hastalık değildir.
Şizofrenide bu belirtiler yoğun olarak vardır ve diğer belirtilerle teşhis konulur.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.