Borderline

Borderline dediğimiz kişilik özelliğine sahip kişinin, tutarlı ve bütünleşmiş bir benlik ve öteki algısı yoktur. Kendisini bazen iyi bazen kötü olmak üzere iki uçtan birinde hisseder. Bazen çok özgüvenli olurken, bazen kendisine hiç güvenmez. Bazen çok güzel, bazen çok çirkin hisseder. Nasıl bir insan olduğu sorulduğunda tutarlı cevaplar veremez, birbiriyle çelişen kelimeler kullanır.

Öz değeri öteki kişilerin ona olan tutumuna bağlıdır. Karşıdaki onun istediklerini yaptığı sürece kendini değerli, sevilen biri gibi algılarken öteki onun beklediğinden farklı davrandığında kendini değersiz, kötü biri gibi algılar. Diğer bir ifadeyle, karşıdaki ona iyi baktığında kendini iyi uçta, kötü baktığında kendini kötü uçta algılar.

Aynı şekilde diğer insanları da bazen iyi bazen kötü olarak algılar. Başta yakın ilişkileri olmak üzere diğer insanlara karşı duyguları ya siyah ya beyazdır. Ara renkler yoktur. Ya hep ya hiç modundadır.

En çok değişkenliğiyle dikkat çeker. Sanki birden fazla kişiliği varmış gibidir. Duyguları ve davranışları çok sık değişir ve birbiriyle çelişir. Bazen çok iyi, mutlu ve keyifliyken hemen ardından anlamlandıramadığı yoğun bir boşluk, anlamsızlık ve sıkılma duyguları hissedebilir dolayısıyla kederli, mutsuz, öfkeli olur. Ve bu değişimler gün içinde çok sık olabileceği gibi bazen birkaç günde bir değişebilir. Aynı olaya birbirinden zıt tepkiler verir. Bazen çok şefkatli, bazen çok acımasız olur. Aynı kişiyi bazen öve öve göklere çıkarırken bazen yerin dibine sokarlar. Aynı oyunu oynayan çocuk hakkında bazen ne güzel oynuyor derken bazen yine her yeri dağıtıyor, yaramaz der.

Yeni tanıştığı biriyle kendine uyumlu birkaç şey fark ettiğinde hemen kanka olur ve kırk yıllık dostmuş gibi sohbet eder, sırlarını paylaşır, sınırlar iç içe geçer. Sonra bir anda o kişiden soğuyup, uzaklaşır. Çok çabuk samimi olur çok çabuk ayrılır. İlişkileri uzun sürmez. Kendine ufak bir olumsuzlukta çok yakın olduğu kişiye karşı düşmanca duygular besleyebilir. İnsanları bütün yönleriyle değil yalnızca kendine olan davranışıyla değerlendirir. Örneğin, pek çok olumsuz özellikleri olan, uyuşturucu kullanan ya da şiddet gösteren bir insanı, sırf kendisiyle ilgileniyor diye göklere çıkarırken, insanlara faydalı işler yapan genel olarak olumlu özellikleri olan birini onunla ilgilenmiyor diye yerin dibine sokabilir.

İstenmemek ve terk edilmekle ilgili yoğun kaygı duyar. Bundan dolayı sevdiklerine çokça yapışır, onları sık boğaz eder. Arkadaşına istediği an ulaşamadığında hemen kendini kötü uçta algılar, istenmediğini ve sevilmediğini düşünür. Genel olarak arkadaşının olumlu özelliklerini görmeyerek aramasına cevap vermediği için onu da kötü uca koyar.

Yalnızlığa tahammül edemez. Yalancı bir sosyallik hakimdir. Kendiyle baş başa kaldığında yoğun bir boşluk, can sıkıntısı, anlamsızlık, tatminsizlik duyguları çıkar. Bu duygulardan kaçmak için sosyalleşme, hemen birilerini arayıp yalnızlıktan kaçma ihtiyacı vardır. Aradığı ya da konuştuğu kişilerin pek önemi yoktur. Onu o an onaylayarak iyi uca götürmesi yeterlidir.

Cinselliği bir araç olarak kullanır. Cinsel arzu duyduğu için değil, yakınlık ve sevgi ihtiyacı için rastgele cinsel ilişkiler yaşar. Borderline kişilik bozukluğu yaşayan kişinin cinsel ya yaşamı yoktur ya da çok sorunludur.

Kişi, aşırı hız yapma, aşırı alkol tüketme ya da madde bağımlılığı, kendine zarar verme, dürtüsel saldırganlık gibi pek çok riskli davranışta bulunabilir. Aşırı alışveriş yapma bunların en zararsızıdır. İntihar riski yüksektir.

Sebebi nedir?

Erken gelişim döneminde ilk bakım veren, bu kültürümüzde genellikle annedir, ile olan ilişkinin düzensiz, tutarsız olması ve çok fazla ve yoğun olumsuz duygular içermesi kişinin kişilik gelişimini olumsuz etkilemektedir.

Bebek doğduktan 1 ay sonra zihni boş bir kamera gibi etrafında olup biten her şeyi duygusal tonuyla birlikte kaydetmeye başlar. Başta annesi olmak üzere tüm aile bireylerinin duygularını alır. Duygunun kime ait olduğunu ve iyi ya da kötü oluşunu fark etmez. Birkaç ay sonra aldığı bu duyguları iyi duygular ve kötü duygular olarak ayırabilir. Yaşı biraz ilerledikçe iyi ve kötü duyguların kime ait olduğunu ayırdedebilir. Örneğin, iyi davranan bir anne iyi duygu verir dolayısıyla anne de kendi de iyidir, kötü davranan bir anne kötü duygu verir dolayısıyla anne de kendi de kötüdür. Sanki iki farklı anne, iki farklı kendi vardır. Ancak ne bu iki annenin aslında tek bir anne olduğunu; ne de iyi ve kötü duyguları olan kendini tek bir kişi olarak algılayabilir. Bu anlamda 3 yaş civarı herkes birer borderlinedır. Normal gelişim sürecinde 5 yaşına kadar bu bütünleşmenin sağlanması beklenir. 0-5 yaş arasında anneyle olan deneyimlerden daha çok olumlu duygu alırsa, olumsuz deneyimlerin duygusunu tolere edebilir ve bütünleşme sağlayabilir. Bütünleşmeye engel olan şey, kötü duyguların fazlalığıdır. O halde, borderline kişilik bozukluğu dendiğinde, gelişim dönemlerinde gerçekleşen bir duraklamayı düşünebiliriz. 

İncelenmesi gereken bir başka şey ise, bakım verenlerin ruhsal durumudur. Çocuk, bir aynadır ve bakım verenin iç dünyası bu aynaya yansır. Anne tutarsızsa ve aynı olaya bir kızarak bir gülerek tepki veriyorsa çocuğun aklı karışır. Çocuk, borderline olmayı ilk bakım vereninden öğrenir. İşgal veya ihmal edilen çocuklarda borderline riskini fazladır.

Kişiyi nasıl etkiler?

Borderline kişilik bozukluğu olan kişinin, iç ve dış dünyasında kaos hakimdir. Duygularını düzenlemede zorluk yaşadığı ve temelde arzusu sevgi dolu ilişki kurmak olsa da saldırgan ve öfkeli bir dürtüsellik gösterdiği ve sık görülen duygu değişkenliği yaşadığı için toplum içinde çok farklı yerlere konumlandırılır. Bunun sonucunda, belirtilerin şiddetine bağlı olarak, iş dünyasında, aile içinde, sosyal ve romantik ilişkiler de dahil olmak üzere psikososyal yönden zorluk yaşamaktadır, çoğunlukla dışlanmakta ve yalnız kalmaktadır.

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu