İletişim, insan yaşamının her anında var olan, insan ilişkilerini oluşturan, bilgiyi paylaştıran bir etkinliktir. Hayatımızın her alanında kullandığımız bu olgu, öğrenme davranışımızın da bir parçasıdır. İletişim yoluyla, bilgiyi gerek davranış boyutunda gerek sözel boyutta gözlemliyor ve kendi algı süzgecimizden geçirerek hazmediyoruz. Dolayısıyla iletişim, gelişimimizi ve değişimimizi destekler. Özellikle çocukluk döneminde maruz kaldığımız iletişim, ileri yaşantımızda dünyayı algılayış şeklimizi, duygu ve düşüncelerimizi temellendirir.
İletişim çocuğun kişiliğinin, zekâsının gelişimini destekleyen en önemli gereksinimdir. İletişim sayesinde çocuk, kendisi ve diğerleri arasında bağlantı kurarak, dünyayı anlamlandırır. Dolayısıyla aile içerisindeki gerçekleşecek olan etkili iletişimin, çocuğun olumlu duygular geliştirmesine katkı sağladığı, benlik saygısını güçlendirdiği söylenebilir. Çünkü çocuk, aile içerisinde gördüğü iletişim ile kendi birey olarak kabul görür, iletişimde etkin olduğu müddetçe kendini ifade edebilir. Böylelikle, diğer insan ilişkilerinde, kendini ifade edişindeki tutumunu belirler. Aile içerisinde iletişim kurarken, değerli olduğu mesajını aldığı kadar, kendisinin değerli olduğuna inanır. Bu noktada ailenin çocuğu etkin bir iletişime dâhil edebilmesi için dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlar;
-
Çocuğunuzun anlayabileceği sözcüklerle ifadeler kullanmakla birlikte beden dilinizi etkili bir şekilde kullanmaya dikkat edin.
-
Çocuğunuzla konuşurken göz kontağı kurmaya ve uygun mesafede durmaya önem verin.
-
Çocuğunuzun varlığına duyduğunuz saygıyı ve onu koşulsuz kabul ettiğinizi hissettirin.
-
Ses tonunuz ile verilen mesajın içeriğinin bağlantılı olmasına özen gösterin.
Her gelişim basamağında, çocuğun anlayabileceği iletişim yolu değişkenlik göstermektedir. Dolayısıyla, çocuğun yaşına uygun iletişim yolu seçilerek sözcük ve ifadeler kullanılması, çocuğun mesajı doğru almasını ve aldığı mesaja yönelik olumlu davranışlar pekiştirmesini sağlar. Çocuğun duyguları göz ardı edilmemeli, olduğu gibi kabul edilmelidir. Çocuğun iletişimdeki varlığını hissettirebilmek, kabul ettirebilmek ve varlığını olumlu algılayabilmesi için kendilik değerini destekleyici davranışlarda bulunmak gerekmektedir. Bu noktada ise, çocuğunuzla konuşurken uygun mesafede durmak, çocuğun sınırlarına saygı gösterildiği mesajını yansıtır. Aynı zamanda, sınırlara gösterilen saygı, çocuk izin vermedikçe odasına girmemekle, oyun oynadığı zamana ve oyuncaklarına, kendine ayırdığı zamana müdahaleci davranmamakla da gösterilebilir. Konuşurken göz kontağı kurmak ise çocuğa, “şu anda seni dinliyor ve önemsiyorum, dikkatimi sana yönlendiriyorum ve seni anlıyorum” mesajını gönderir. Anlaşıldığını hisseden çocuk, duygu ve düşüncelerini ifade etme konusunda kendisini daha rahat hissederek, iletişime daha fazla dâhil olur. Beden dilinin etkili bir şekilde kullanılması ve ses tonu ile verilen mesaj içeriğinin bağlantılı olması gerektiği noktasında, ağızdan çıkan söz ile gösterilen davranışlar tutarsız ise, ifade edilen cümle ile ses tonu uyumsuz ise, çocuğa yanlış mesajlar gönderilir ve çocuk, mesajdan asıl alması gereken bilgiyi alamaz. Davranışları yanlış öğrenir ve yorumlar. Dolayısıyla duygu ve düşüncelerini de ifade ederken doğru kanaldan iletişim kuramaz. Aynı zamanda etkili iletişim kurabilmek, çocuğunuzla olan bağlanma stiliniz üzerinde de olumlu sonuçlar yaratacaktır.
Rahat iletişim kurabildiği bir aile ortamında büyüyen çocuk, ileri yaşantısında sorunları ile daha kolay baş edebilmeyi, düşüncelerini bulunduğu her ortamda daha rahat ifade edebilmeyi ve daha birçok beceriyi gerçekleştirebilmeyi öğrenen bireydir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.