Kanser ve Depresyon

1-)Kanser kişinin fiziksel iyi oluşunu etkilediği gibi ruhsal iyi oluşunu da etkilemektedir. Peki kanser ile depresyon arasındaki bağlantı nasıldır?

Depresyon toplum içerisinde en yaygın görülen psikiyatrik bozukluklardan biri olmakla beraber; onkoloji hastalarında da en sık görülen bir psikiyatrik bozukluktur. Kanser tanısı fiziksel bir hastalık tanısı olarak ele alınsa da hastalığın, hastanın psikososyal yaşantısına, gündelik rutin işlevselliğine olumsuz birçok yansıması söz konusudur. Dolayısı ile kanser tanısı; bireyin yaşantısı içerisindeki alanlar kapsamındaki iş gücü kaybı ile yine yaşantısı içerisindeki psikososyal alanlardaki meydana gelen olumsuz durumları da içerisinde barındırır. Kanser tanısı, bütün yönleri ile beraber bireyler için stres verici bir olayken; bireylerin bu süreç içerisinde hastalığa yüklemiş oldukları anlamların da kişide meydana gelebilecek depresyon gibi psikiyatrik bozukluklar üzerinde oldukça önemli bir etkisi söz konusudur. Kronik hastalıklar, hastalık prognozu nedeni ile tekrarlayabilen ve nüksedebilen bir yapıya sahiptir. Kanser de kronik hastalıklar içerisinde yer aldığı için tekrarlayan ve nüksedebilen bir yapıya sahip olması sebebi ile bireylerin geleceğe yönelik kaygılı, endişeli, umutsuz düşüncelerinin oluşumuna sebebiyet verebilmektedir. Bu düşüncelerle kişi baş etmek noktasında zorlandığında depresif bir duygudurum meydana gelir. Kanser sürecinde bireylerde; fiziksel olarak meydana gelen ağrılar, uygulanmakta olan tedavilerin yan etkileri, zaman zaman gündeminde olan hastane yatışları, bedeninin imajına yönelik değişimlerin söz konusu olması kanser ile depresyon arasındaki bağlantıyı oluşturan etmenler arasında yer almaktadır.

2-)Kanser hastalarında depresyon riski nasıl ortaya çıkmaktadır?

Kanseri, hem hastayı hem de beraberinde aile bireylerini de fiziksel ve mental anlamda etkileyen bir aile hastalığı olarak düşünebiliriz. Kanser tanısı ile karşı karşıya kalan birey için kansere yönelik tedavi süreçleri ve yöntemleri noktasında verilen kararlar bile kişi için güçken; duygusal stresi yönetmek ve kontrol etmekte kişi açısından oldukça zorlayıcı olabilir. Tedavi süreci içerisinde olan hastanın; birtakım kişilik özellikleri, mevcut sorun ve durumlar karşısındaki baş etme yöntemleri, kanser sürecine yüklemiş olduğu anlam ve bu sürece yönelik bakış açısı kanser sürecinin beraberinde getirmiş olduğu psikiyatrik bozukluklar açısından oldukça önemli noktalar olarak yer almaktadır. Hastanın bu süreçte dışsal kaynakları olarak ele alabileceğimiz aile üyeleri ve arkadaş çevresinin bulunup bulunmaması, mevcut dışsal kaynaklarının destekleyici ve empatik yaklaşımının olup olmaması yine ortaya çıkabilecek bir depresyon süreci için risk faktörüdür. Bir diğer önemli risk faktörleri arasında hastanın sık sık temas içerisinde kaldığı tedavi ekibi ile olan iletişimidir. Çünkü bu noktada da tedavi ekibinin de kendisine yönelik güven verici, destekleyici ve işbirliği içerisinde olan bir tutum sergilemesi oldukça önemlidir.

3-)Kanser hastası kişiler kanserin getirdiği olumsuz sağlık sorunları ile mücadele ederken ruhsal sağlığını korumak için neler yapabilir?

Kanser hastası kişiler, hastalığın ve tedavi süreci kapsamındaki uygulamaların da beraberinde getirmiş olduğu birtakım fiziksel değişim ve ağrılar dolayısı ile yakınları ile ilişkilerinde kendilerini onlara yönelik bağımlı hissedebilir. Beraberinde gündelik rutin işlevselliklerinde bozulmalar meydana gelebilir ve aktivitelere yönelik ilgi kayıpları ortaya çıkabilir. Zaman zaman tedavi ekibi tarafından zaman zaman çevresindeki kişiler tarafından hastadaki depresif belirtiler sürecin çok doğal bir parçasıymış gibi kabul edilir. Fakat klinik anlamda kişide gözlemsel olarak da fark edilebilen bir depresyon tablosunun yer alması kesinlikle sürecin bir parçasıymış gibi doğal kabul edilmemelidir. Kişi ruhsal sağlığını korumak ve psikolojik sağlamlılığını güçlendirmek adına eski rutinine yönelik aktivitelerine mevcut yaşantısı içerisinde yer vermelidir. Çevresi tarafından da psikososyal aktivitelere yönlendirilerek; bu aktiviteler kapsamında desteklenmelidir. Kişiye tedavi süreci dışında da bir sosyal yaşantısının olduğu hatırlatılarak; bu sosyal yaşantı için teşvik edilmelidir. Başlangıçta kişiler aktivitelere yönelik ilgi ve keyif alamadıklarını belirtebilirler. Burada ilk amaç ve hedefin keyif ve hazdan ziyade aktivitelere yönelik davranışlarda bulunmak olduğunu unutmamak gerekir. Kanser hastası olan kişilerin, tedavi sürecinin başlangıcından itibaren bir psikoterapi desteği alarak tedavi sürecini yönetmesi, tedavi sürecinin olası inişli çıkışlı seyri açısından ve kişinin psikolojik sağlamlılığını güçlendirmek açısından oldukça önemlidir. Beraberinde klinik tablo açısından medikal bir tedavinin gerekli görüldüğü nokta da ise eş zamanlı olarak uzman ile beraber koordineli olarak ilerlenmeli ve hastanın fiziksel sağlığı ruhsal sağlığından bağımsız ele alınmamalıdır.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu