Michelangelo Etkisi

“Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuşturuncaya dek mermeri oydum.” demiş, Michelango Buonarroti.

Ona göre, ideal şekiller mermerin içerisinde gizlidir ve önemli olan, ideal şekilleri görüp serbest bırakmak, fazlalık olan işlevsiz taş parçalarından kurtulmaktır.

Michelangelo Etkisi, Michelangelo’nun sanata yaklaşım şeklini insan ilişkileri üzerinden yansıtır; yakın ilişki içerisindeki insanların, birbirlerinin içini görebilmesini ve partnerlerinin içindeki potansiyeli dışarı çıkarabilmesini, ideal benliklerini şekillendirebilmesini ifade eder.

İdeal benlik dediğimiz kavram, bireyin sahip olmayı istediği, hayallerini, arzularını, yeteneklerini, hedeflediği özelliklerini ve kişilik özelliklerini kapsar. İdeal benlik, ne zaman ki kendini gerçekleştirme amacındaki bireyin, kendisini algılayış şekli, öz varlığı olan benlik ile bağdaşmaya başlar, işte o zaman kişisel uyum ve kendini kabulden bahsedebiliriz. Benlik ile ideal benliğin farklılaştığı ve birbirlerinden uzaklaştığı noktada ise birey, kendinden hoşnut olmamaya ve kaygı duymaya başlayabilir. Kişilerarası ilişkilerin ve deneyimlerin, benliği şekillendirme önemli bir yer kapladığı görüşünü destekleyen Michelangelo etkisi bağlamında ise, yakın ilişki içerisindeki insanlar yoğun etkileşimler kurarak birbirlerinin olumlu özelliklerini pekiştirir, farkında olmadığı yönlerini ortaya çıkarır. Dolayısıyla Michelangelo etkisi ideal benliği, benliğe yakınlaştırır; bireyin hayata yönelik hoşnutluk hissini, kendini kabul etme sürecini destekler. Bu durum, bireysel olarak tatmin olmayı sağlamakla birlikte, ilişkiden alınan doyumun artmasına da katkı sağlar.

Peki, ilişkiden alınan doyumun artmasına katkı sağlayan bu etki, nasıl bir süreçten geçiyor? Gelin inceleyelim.

İlişki içerisindeki bireylerin mutluluğunu arttıran Michelangelo etkisi, üç aşamalı bir süreç sonucunda mutlu sonu hazırlar. Bu aşamalar; partnerin algısal onaylaması, partnerin davranışsal onaylaması ve ideal benliğe doğru ilerleme olarak sıralanmaktadır. Partnerin algısal onaylamasında bahsedilen durum partnerin, eşinin ideal benliğini ne ölçüde fark ettiği ve doğru algıladığıdır. Örnek verecek olursak, utangaç kişiliğe sahip bir partneriniz olduğunu düşünün. Partneriniz sosyal ortamlarda geriliyor ve kendini bu ortamlarda rahat hissetmiyor olsun. Fakat partneriniz, idealinde utangaç olmaktan hoşlanmıyor ve girişken bir insan olmayı istiyor. Eğer ki siz, partnerinizin girişken olma isteğini, çabasını fark ediyorsanız algısal onaylamış olursunuz. Sizin algılarınız ve davranışlarınız, partnerinizin idealiyle uyuşmaya başladığında, partnerinizin ideal benliğini şekillendirmeye başlayarak ideal benliğiyle tutarlı davranışlarını ortaya çıkarmış olursunuz. Bu sürecin sonunda algı ve davranışlarınızın, partnerinizin ideal benliğiyle uyumlu olduğu noktasında, sözel ifadeler ve onaylamalarla birlikte partnerin davranışsal onaylaması süreci başlar. Örnek üzerinden gidecek olursak, partnerinizin sosyal bir ortamdayken insanlarla ilişki kurma girişiminde bulunduğunu fark ediyorsunuz ve onun elini tutarak ya da konuşurken daha rahat hissedeceği bir konuya partnerinizi yönlendirerek destek oluyor, yani davranışını onaylıyorsunuz. Böylelikle partnerinizin ideal benliğindeki davranışın, kişilik özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlayabilirsiniz. Davranışsal onaylamayla partnerinizin, benliğini yontarak ideal benliğini ortaya çıkarmaya başlamasıyla birlikte ideal benliğe doğru benlik hareketi gerçekleşir, son aşama olan ideal benliğe doğru ilerleme süreci başlar.

Partnerlerin ideal benliğe ulaşmasını sağlayan Michelangelo etkisi, süreç içerisinde bilinçli gerçekleşebileceği gibi bilinçsiz davranışlarla da gelişebilir. Bu süreç, partnerlerin çift taraflı olarak kişisel gelişimlerini destekler, sizin ve ilişkinizin en iyi versiyonunun oluşmasına katkı sağlar.

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu