Müzik Ruhsal Dünyayı Nasıl Etkiliyor?

Bu gün müzik ve ruhsal dünyamız arasındaki ilişkiyi ve etki mekanizmasından bahsetmek istiyorum.  Freud derki ozanlar ve filozoflar benden önce bilinçdışını keşfetmişlerdi, benim yaptığım ise bilinçdışını inceleyerek bilimsel yöntemi bulmak oldu.  Ayrıca Freudun sanatı narsist doyum sağlama ve yüceltme çerçevesinde gördüğünü biliyoruz.  Hanna Segel ise sanatı depresif kaygılar ve onarım çerçevesinde değerlendiriyor. Ve diyor eğer depresif kaygı benlik tarafından katlanılabildiği sürece yaratıcılığın uyarımına dönüşüyor.  Bu durumda sanatçı aslında depresif kaygıya daha fazla tahammül edebilen ve iç dünyadaki malzemeyi mükemmel bir şekilde dışa vuran kişidir. 

Yine Freudun deyimiyle  anne sesinin bebeği yatıştırması gibi , müziğin de yas kayıp yaşayan insanı yatıştırma özelliği vardır. Kişiler bir müzikl eseri karşısında haz , ürperti, coşku, kargaşa, hüzün yaşarlar. Müzik iç dünyadaki kayıp nesne ve yasla birleşir. Müziği  dinleme ve etkilenme önceki yaşantının simgesel bir tekrarı gibi onarıcıdır.  Bütün bunlar bilinç dışında olup bitmekte ancak beden ve duyumlar yolu ile bizi haberdar etmektedir.  Söz ifade için hiçbir zaman yeterli değildir. Anne karnında sözden önce müzik ve ritim var.

Müzik anı çağrışımlarına yol açıyor ve o anılardaki duyguları yaratıyor. Bu durumda da o anılar tekrardan yeni bir anlamla işleniyor ve rahatsızx edici tarafları azalıyor veya yok oluyor.  Sanatçı bir nostalji yaratıyor regere oluyor ve dinleyenleri de regrese ediyor. Nostaljide acı ve haz bir arada bulunur. Kaybedilen nesneye geri dönme söz konusudur. 

Bir yanı ile de müzik bilinmeyen bilinçdışının arkaik özelliklerini temsil ediyor. İnsanın tanımlamakta zorlandığı duyguları, algıları, karmaşayı söz dışı bir yolla tanımlıyor ve simgesel olarak ortaya koyuyor.  Kaybedilen nesneye geri dönme anlamı taşıdığı gibi yaşantıların temsili oluyor.  Bilinç dışındaki çatışmalar müzik yoluyla doyum buluyor.  Ezgiler sözlerden daha çok akılda kalıcı olur.  Yeni bir müzik eseri ile karşılaşma yeni bir insanla karşılaşma gibidir.  Müziğin en önemli özelliklerinden birisi de yalnızlığı azaltan özelliğinin olması.  Bir bebeğin etkilenmesi gibi alçak sesler yatıştırırken yüksek sesler heyecanlandırır ve telaşlandırır.

Yalnızlık ve sessizlik veya karanlık bizim için twehdit edici olduğunda sesin güvencesini arama eğiliminde oluruz. Karanlıkta ıslık çalmak yanımızda birisi olduğu yanılsaması yaratıp mantığa aykırı da olsa bir güvenlik hissi oluşturur.

Sözcükler zihinsel bir faaliyetin ürünü olarak doğru ve yanlış olabilirler ama sesler ne doğru ne yanlış olurlar sadece var olurlar. Anne rahmindeyken ses annenin varlığının devamlılığı anlamına gelmektedir.  Annenin sesi bebeğin zihninde anneyi var eder.  Ses bebeğin kendini ifade etmesinin dünyada etki yaratmasının en önemli yatırım araı olarak varlığını anne karnından beri korumaktadır.  Bebek 3 haftalıkken 4 farklı çığlık atar.  Açlık, öfke, acı, engellenmişlik bunların her biri anneyi farklı etkiler.  Ezgiler insanı bilinmeyenlerin tehlikesinden psikolojik olarak koruduğu gibi iç çatışmalardan uzak bir tümgüçlülük alanı yaratır. Müziğin etkileme alanında zaman akışkandır. Duyguların çatışmalı olduğu bir dünyada müzik iç huzur yaratır ve duygusal bütünlüğü sağlar.  Bu durum tıpkı bir bebeğin dış dünyadan ve düzensiz seslerden korkup telaşa kapılması karşısında anne sesi ile yatışması gibi bir etki yaratır.  Kohut ise müziğin ilk korkuları yenmek için bir araç olduğunu ifade etmektedir.  Mahlere göre ise müzik, kişiliğin parçalarını tehdit etmeden ve geçmişe göndermeler yapan özelliği ile dönüşümün önemli kolaylaştırıcısıdır.

Smirgele baktığımızda ise müzik eserini tıpkı bir dalgıcın derin sularda batık krallığı keşfetmesi gibi tarif ettiğini görürüz.  Ansızın bilinçdışını aydınlatır vre ışık yüzeye kadar yayılır. Bir müzik eserinin içindeki unsurlarla beraber bilince ulaşan simgeler estetik heyecan ve haz yaratır.  Çok etkilendiğimiz bir müziği bedensel olarak da hissederiz.  İlk haz aslında sözün olmadığı bir yerde anne karnında başlar. Acı ve hazzın aynı anda müzikte yaşandığı gerçeğinden yola çıkarak bazı bölgelerde ki travmalar ve acı yaşantılar tarihsel yaşantılar müziğin simgeleştirme özelliği ile sonraki kuşaklara aktarılır.  Müzik insanları etkileyen evrensel bir dildir.  Söze dökülemeyenin ifadesidir. 

Aristotelese göre sanat, taklittir, bir içe doğma, coşma, taşma,  akıl ve mantığın baskısından kurtulma uzaklaşma yoludur. Freudun tanımında ise sanat erişkin bir kimsenin yaşam karşısındaki tavrı, oyun keyfi geröekliğin ötesine atılan bir adımdır. Isıtırabın kendisi değil ama teatral bir betimlemesidir. 

Müzikten beynimiz direkt etkileniyor, kan basıncı etkileniyor, beden etkileniyor. Yaratıcılığı arttırması, olumlu duyguları arttırması, yalnızlığı gidermesi, özgüvene etki etmesi, performansı etkilemesi, motivasyonu sağlaması, ağrı algısını azaltması özellikleri ile müzik hayatımıza katkı sağlıyor.  İyileştirici terapötik bir etkisi olmakta ve bu yönü ile geçmiş tarihten beri hastalıkları tedavi de bir araç olarak kullanılmaktadır.  Saldırganlığı azaltıcı bir etkiye sahiptir. Kaygıyı önleyen azaltan bir etkiye sahiptir. 

Müziğin endorfin salgısını arttırma özelliği bulunmakta ve çocuklarda dikkati arttırmada, konsantrasyonu arttırmada etkili bir rolü vardır.  İfade gücünü arttırmada, cesaretlendirmede, izolasyonu azaltmada, stres ve ağrıyı azatma da etkisi ayrıca bulunmaktadır.  Beyinde alfa ve teta dalgalarını değiştirerek bir etki yaratıyor. 

Toplumsal kimlik simgeleri olarak da marşlar da kullanılmıştır. Dini ayinlerde ve savaşlarda bir motivasyon aracı olarak müzik hep kullanılmıştır. Bölgesel kimlik, yöresel tarzlar ve tarihsel olayların da müzik ile simgeleştirildiğini görmekteyiz. 

Seratonin, dopamin, adrenalin testesteron hormaonları üzerinde müziğin etkili olduğu bilinmektedir.  Çinde uzak doğuda mısırda Anadoluda Romada müzik tedavi yöntemi ve bir şifa aracı olarak kullanılmıştır. 

Orta Asyada kopuz ve saz kötü ruhları kovan iyi ruhları çağıran önemli birçalgı aleti olarak kullanılırken davul ise altay türklerinde ruhsal sağaltım aracı olarak kullanılan bir enstrüman olmuştur. Müzikle tedavinin Türk topluluklarında 6000 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır.  Selçuklu ve Osmanlılarda şifahanelerde etkili bir yöntem olarak kullanılmıştır müzik. 

Alzaimer hastalarında  hezeyanları, ajitasyonu, anksiyeteyi azaltmada, apati anormal motor aktivitelerini azaltmada ve uykuyu düzenlemede müzik etkili olmaktadır.  Korku ve kaygı düzeyinin düşmesinde, depresyon ve anksiyete düzeylerinin düşmesinde etkili olurken bilisel aktiviteyi arttırmada ve bellek artışında yine müziğin etkisi bulunmaktadır.

Şamanlara göre bütün felaketler fizik dünya ile metafizik dünya arasındaki bağın ve dengenin kopması ile ortaya çıkar.  Ayinlerde şaman tekrar bu dengeyi kurmaya çalışır. 

Öncelikle müzik dinlemenin müzik terapisi olmadığını belirtmek isterim. Müzik terapisi olması için bir terapist ve bir danışan ve müzik olmalıdır. Burada belirli tekniklerle müzikten yararlanılarak ruhsal sağaltım hedeflenir.  Müzik danışana kendisini sözel ve sözel olmayan yollarla ifade etme olanağı sağlar değişim için bir motivasyon sağlar. Müzik terapisi sürecinde empati, anlayış, doğrulama ve çözüm ana ekseni etrafında bulunur.  Geribildirim, kavrayış, yardım müdahale ve dönüşüm yaratılarak ruhsal ve bedensel sağlığın iyileştirilmesi hedeflenir. Müzik terapisinde ana düşünce unutulmuş duyguları uyarmak, ortaya çıkarmak kişinin içinde bulunduğu ruh halini değiştirip sağlıklı yaşam şartlarına adaptasyonu sağlamaktır.  Anıların müzikle kodlanması ve müzikle hatırlanması gerçeği ile bazı duygular yaşantılanır. Bilinç alanında yeniden hatırlanan anılar işlemlenerek yeni bir anlamla hafızada depolanır ve rahatsız edici tarafları ortadan kaldırılır.  Değersizlik duyguları ile başetme, güvende hissetmeme, tehdit algısı, sağlık endişesi ile ilgili konuların üstesinden gelinebilecek bir süreç olmaktadır müzik terapisi. Danışan ilişkilerini onarmaya ve yeniden düzenlemeye başlar.  Sonuç odaklı değişim dürtüsü sağlayan bir süreçtir. İçsel süreçlerde yeniden bir harekete geçme devinim dönüşüm ortaya çıkmaya başlar. 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu