Öfkeyle kalkan zararla oturur Keskin sirke küpüne zarar Derin su
yavaş akar… Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kararır , Öfke
baldan tatlıdır… Gibi pek çok toplumda kullanılan sözler deyimler
sayabiliriz.
Siz beni delirttiniz, Sizin yüzünüzden bu haldeyim, Beni çığırdan
çıkardınız gibi sürekli diğerlerine yüklenen bir sorumluluk da var aslında
ve burada kişi kendisinin kontrolünün tamamen dışarda olduğu kendinde
olmadığı gibi de bir mesaj akmaktadır.
Öfke: Hormonal ve duygusal değişimler sonucu beyinde ortaya çıkan ve
yoğun fiziksel belirtiler gösteren bir duygudur. Öfke yaşantısını veya
ifade etme biçimini değiştirmek her zaman mümkündür ve öğrenilebilir.
Genetik faktörler, kişinin endokrin sistemi, kişilik yapısı, çocukluk
yaşantıları, yetişme ortamı, dürtü kontrol düzeyi, engellenme eşiği düzeyi
gibi durumlar öfke konusunda etkilidir.
Öfke anında sempatik sinir sistemi uyarılmıştır ve parasempatik sinir
sisteminin uyarılmasına ihtiyaç vardır sakinleşmek için.
Öfke sırasında bir dizi fizyolojik değişiklikler meydana gelmektedir. Bir
uyaran öfke duygusunu harekete geçirir. Stres ve gerginlik artmaya
başlar. Enerjiyi arttıran adrenalin salgılanmaya başlar. Nefes alış verişi
ve kalp atımı sıklaşır, kan basıncı artar zihin savaş ya da kaç moduna
geçer.
Epilepsi ve zeka geriliklerinde, beyin travmalarında, bazı ruhsal
hastalıklarda, alkol madde kullanımında ve serotonin azlığı gibi durumlar
da öfke ile alakalı etkenlerdir.
Gelenekler ne kadar baskıcı ve tutucu ise, süperego ne kadar katı ise
öfke o kadar fazla olmaktadır. Engellenmenin ve bastırmanın fazla
olduğu toplumlarda öfke fazla olmaktadır. Bir yanı ile de toplumda model
olarak öğrenilen ve bulaşan bir durum olmaktadır. Toplumdaki değerler,
yaklaşımlar ve problem çözme biçimleri nasıl öğrenilmiş ve nasıl
öğretilmiş ve normalize edilmişse o kadar ortaya çıkma ihtimali
artmaktadır. Benliğin zayıf olması ve dürtüsellik durumları da öfkeye
eğilimi arttırmaktadır. Öğrenme yoluyla ortaya çıkan öfke ifadesi başka
bir öğrenme ile öfke olmadan ifade edilebilir. Hiç kimse şimdiye kadar
öğrendiklerinin ve yaşadıklarının esiri değildir ve değişim mümkündür.
İfade edilemeyen öfke ise kaygıyı, depresyonu, somatik şikayetleri, cilt
problemlerini, baş ağrılarını, solunum ve mide sorunlarını ortaya
çıkarabilir. Öfkeli olmakla öfkeyi ifade etme biçimi bu duyguyu kontrol
edebilme biçimi farklı şeylerdir. Siz mi öfkeyi yöneteceksiniz yoksa
öfkemi sizi yönetecek en önemli soru burada durmaktadır. Çok öfkeli
kişilerde fazlaca kortizol salgılandığından kansere yakalanma ihtimalleri
de artmaktadır.
Öfkenin içinde başka neler vardır diye baktığımızda yetersizlik
duygusunun yükseldiği görülmektedir. Aşağılanma, değersizlik, kabul
edilmeme, tehdit algısının olduğu bilinmektedir. Öfkede fizyolojik bir
taraf, duygusal bir taraf ve bilişsel bir taraf bulunmaktadır. Öfkeli kişi
fizyolojik tarafı net görüyor fakat alttaki duygu ve bilişlerin farkında
değildir. Hiç alakası olmamasına rağmen bu durumu kişiliğinin
aşağılandığı şeklinde algılayıp öfkeye kapılabilir. Sıklıkla öfkelenen
birisinin kendi içsel olarak farkında olmadığı yanlış algılamaları ve yanlış
yargıları vardır. İçsel hassasiyeti ve zayıflığı söz konusudur. Altta yatan
travmatik yaşantıları tetikleniyor olabilir. Trafikte kişileri anlamsız şekilde
öfkelendiren durumlar trafikle veya araçlarla ilgili değil kişinin
halledemediği başa çıkamadığı içsel sorunları ile ilgilidir ve anında
tetiklenmeye açıktır. Sıklıkla öfkelenen kişinin kendisine soracağı en
önemli soru şudur: Neden sıklıkla aşağılanmış hissediyorum, neden
yetersizliğe çabuk kapılıyorum, neden kendimi değersiz hissetmeye bu
kadar eğilimliyim.. Bu soruların cevabı ise kişinin geçmiş yaşamındaki
olumsuz yaşanmışlıklarda ve bu yaşanmışlıklara yüklediği anlamlarda
gizlidir.
Duyguların farkına varmak ve ayrıştırmak çok önemli bir yerde
durmaktadır. Öfke acaba altta yatan hangi duyguları kapatmaya yönelik
olarak kullanılmaktadır. Bazen bir duygu başka bir duyguyu bastırmak
görmemek için ön plana çıkmış olabilir. Öfke elbette şiddete gidiş ve
şiddet davranışlarına eğilimli olmayı getiriyor. Öfkeli baba ile özdeşim
kuran bir çocuk zalim rolüne girerek şiddet davranışları gösterebilir.
Güvensizlik ve kendini tehdit altında hissetme, duygusal gelişmemişlik
öfke ile hareket edenlerde oldukça fazladır.
Bazı kişilik bozukluklarında öfke ve öfkeli davranışlar fazlaca
görülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğunda kişiler kavgacı, sinirli,
başkalarının haklarını saymayan, bencil çıkarcı dürtüsel olabilirler.
Sorumluluk duygusu gelişmemiş vicdan ve empati yeteneği olmayan
acımasız bir yapıları söz konusudur. Bordurline kişilik bozukluğunda
ilişkiler sürekli tutarsızlık göstermekte, engellenmeye aşırı bir duyarlılık
olmakta, kendisini algılayışları tutarsız olur ve başkalarına ve kendine
zarar verme davranışları bulunur. Boşluk duygusu, yoğun öfke ve
uygunsuz ifade ön planda olmaktadır. Narsistik kişilik bozukluğunda
genelde üstünlük duygusu, haklılık inancı, sıklıkla övülme ihtiyacı,
diğerlerini değersiz görme kendini üstün görme, çıkarcılık, empati
eksikliği, kıskançlık, nefret duygularının yoğun oluşu ve kolayca
öfkelenme söz konusudur.
Kendinin ve duygularının farkına varmak ve duyguları yönetmeyi regüle
etmeyi öğrenmek. Bedeni kontrol etmeyi öğrenmek, mizahı kullanmak,
öfkelenince o konuyu durdurmak ve sakinleşince devam etmek. Mekanı
değiştirmek derin nefesler alarak sakinleşmeyi ve parasempatik sinir
sistemini harekete geçirmeyi öğrenmek, ben dilini kullanmayı alışkanlık
haline getirmek önemlidir. Öncelikle kişi öfkeli olarak kendini bile kontrol
etmeye muhtaçken bu öfkeli hal ile kimseyi kontrol edemeyeceğini
öğrenmesi ve farkına varması gerekir. Öfkeli kişilerde çarpıtılmış algılar
ve otomotik düşünceler çok fazladır ve bunların terapi ile değiştirilmesi
gerekir. Problem çözme becerisi öğrenilen bir durumdur. Duyguları
harekete geçiren düşünce ve içsel inançların hatalı değerlendirmelerin
farkına varmak öfke ile baş etmede en önemli yerde durmaktadır. Tehdit
algısı ile yüzleşmek ve sıklıkla savunma halinden çıkmak ve bu davranışı
değiştirmek gerekmektedir. Negatif olarak öğrenilmiş davranış pozitif
öğrenilecek bir davranışla yer değiştirebilir. Hiç kimsenin ne yapayım ben
böyleyim deme haklılığı yoktur. Bu cümle çaresizlik cümlesidir. Empati
yeteneğini geliştirmek insanlar arası ilişkileri de iyileştirir. Öfkeyi kontrol
etmeyi öğrenmek ruh ve beden sağlığını korumaya hizmet eder. Kişi için
yaşamı iyileştirir.
Şimdiye kadar ki öfkeli anlarınızı hatırınıza getirdiğinizde ne kadar size
katkı sağladığını düşünüyorsunuz. Problem çözmenize katkısı mı oldu
yoksa meseleleri objektif görmenizi ve doğru tepkiler vermenizi
engelledimi. Şimdiye kadar size faydası olmayan sürekli zararını
yaşadığınız öfkeli hallerde neden ısrar ediyorsunuz? Elimde değil
diyebilirsiniz. Aslında terapi ortamında çalıştığınızda bunun sizin elinizde
olduğunu ama belki yalnız yapamadığınızı görmüş olursunuz.
Öfkeli davranış ve hallerle şimdiye kadar neler kaybettiğinize bakınız.
Yaşamınızda ne kadar bedeli oldu ve neden hala bunun bedelini ödemeye
devam ediyorsunuz? Öfke kendinizi savunma yöntemimi, koruma
yöntemimi, güç mü değerli olmak mı zayıflık mı ne olduğuna
inanıyorsunuz. Sizin için bunun anlamını sorgulamak farkına varmak
öncelikli bir durumdur.
Asıl problem çözme aşamasında öfke ile kişiler aslında zihinsel
süreçlerini devreden çıkarmış oluyorlar ve zihinde bir daralma meydana
gelmektedir.
Öfke sizin kontrolünüzde olduğu sürece kontrol edebildiğiniz ve uygun bir
yolla ifade edebildiğiniz sürece normal bir duygudur. Fakat kontrolden
çıkıp saldırganlığa dönüştüğünde yıkıcı davranışları getirdiğin de ise
hayatı zorlaştıran ve kişileri problem çözmek yerine işleri daha da
karıştıran bir sürece gider.
Öfke bir duygudur fakat bunun ortaya çıkmasına neden olan uyaranlara
veya olup bitmekte olana verilen anlamdır. Bu anlam her zaman
değişmeye açıktır. Çoğunlukla da çarpıtılmış anlamlarla yüklüdür.
Zihinsel esnekliğin geliştirilmesi, bu anlamın sorgulanması, böyle
anlamlar vermeye yol açan bağlantıların ve yaşantılarla ilişkisinin fark
edilmesi kalıcı değişim için gereklidir. Sıklıkla öfkeli bir hal gelişmemişlik
ve içsel bağlantılardan kendi içsel dünyasından kopukluk anlamına da
gelir. Dürtüsellik yerine zihnin daha fazla harekete geçirilmesine ve
düşünce sisteminin daha fazla kullanılmasına ihtiyaç vardır. Örneğin
günün hangi saatlerinde daha kendinizi öfkeli hissedersiniz? O saatlerde
hayatınızda tehdit olarak hissettiğiniz, kendinizi güvende hissetmediğiniz,
kabullenilmediğinizi hissettiğiniz, kendinizi değersiz hissetttiren neler
olmakta? Veya geçmişte sıklıkla o saatlerde neler olup bitti? Öğrenilmiş
bir çözümsüzlük ve bu çözümsüzlüğe verilen çözüme yönelik olmayan
bir duygu ortaya çıkmakta.
Yaşanılan başarısızlık , utanç, yalnızlık, hayal kırıklığı, engellenme gibi
şeyler en çok öfke duygusuna yol açan meselelerdir. Öfkenin çoğunlukla
nedeni karşıdaki kişilerin davranışlarından öteye kendi içsel sebepleri
daha ön plandadır ve farkında olunmayan bu içsel sebepler bu duygunun
sıklıkla ortaya çıkmasına ve hayatınız zorlaştırmasına yol açmaktadır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.