Somatizasyon

Tıbbi olarak açıklanamayan fiziksel belirtilerin yaşanması hali ve bu

bedensel belirtilerle ilgili yoğun düşünce, duygu ve davranışların

bulunmasıdır.

Karın ağrıları, bulantı kusmalar,öğürme ve geğirmeler, karnın şişmesi,

adet düzensizliği veya bozuklukları, aşırı adet kanamaları, cinsel

bölgelerde ağrılar, kol, bacak bedenin değişik bölgelerinde ağrılar,

baş dönmesi gibi belirtileri sayabiliriz.

Ruh ve beden ilişkisi Descartes zamanından beri ilgi çeken ve araştırılan

bir konudur. Beden ifadesi sözel ifadeden önce vardı. Sözel ifade

yetersiz olduğunda veya engellendiğinde bedensel anlatım devreye

giriyor. Somatizasyon aslında kelimelerin olmadığı bir anlatım dilidir.

Bedensel olarak her ağrı her rahatsız edici duyumun belirtinin ruhsal bir

anlamı vardır ve ruhsal olandan bedensel olana dönüştürülmüş halidir.

Kişi yaşadığı bir ruhsal güçlük için bedenini kullanmaktadır. Geleneksel

toplumlar ve kültürel kodların buna elverişli olduğu toplumlarda daha

yaygındır. Tahammül edilenden fazla ruhsal yük bastırılamıyor ve

dönüştürülerek bedene aktarılıyor. Bu yük bedenin bir tarafı ile eşleşiyor.

Duygu dili sözcüklerden çok bedensel simgelerden oluşmaktadır.

Hastalığa yapılan ruhsal bir yatırım sözkonusudur. Bedensel olanın

zihinselleştirilmesi önemli bir yer tutmaktadır. Zihinselleştirilemeyen

verbal olarak ifade bulamayan ruhsal malzeme bedenselleştirilerek ifade

edilmektedir.

Bu durumda sağlık sorunları kişinin hayatının merkezi haline gelir. Beden

duyumlarına karşı aşırı hassasiyet vardır. Bu duyumlara verilen anlam

gerçekdışı bir anlam kazanır.

Bedenselleştirmeyi kullanan ve buna yatkın olanların genel olarak kişilik

özelliklerine baktığımızda:

Mükemmeliyetçi, şöyle olmalı böyle olmalı yargıları fazla olanlar, hep ya

da hiç şeklinde düşünmeyi alışkanlık edinenler, olası kötü sonuçları

korkunçlaştırma eğilimi olanlar, kendilerini yetersiz ve sevilemez biri

olarak algılayanlar ve kendileri ile ilgili böyle inancı olanlar, manipülatif

kişilikler, suçluluk duyguları içinde olanlar, sorumluluktan kaçma eğilimi

olanlar

Zihinselleştirme ile kendisine bir çıkış yolu bulamayan dürtüler ve

çatışmalar beden yolunu seçiyor. Zihinsel yapının aşırı yüklenmesi ile

böylece bedenselleşme yolu açılmış oluyor. (Örneğin bebekler

konuşamadıkları için acılarına somatik bedensel tepkiler verirler. Aniden

anneden ayrılan bebek şoka maruz kalır kolik ya da kusmayla tepki

verir.)

İnsanda karmaşa 3 yolla ifade edilir. 1- zihindel 2 – davranışsal 3-

somatik

Gerçeği isteiğiniz kadar gizleyin gerçeğiniz parmaklarınızın ucundan

dışarı akar. Beden bilişten daha gerçekçi hareket eder. Beden daha fazla

hatırlar. Hastalık eylemsel bir ifadedir ve eylem yeri kişinin bedenidir. Bu

hastalık kişi için bir işleve sahiptir. Kişinin bozulmakta olan ruhsal

dengesine hizmet ediyor, kişi ruhsal dengesini korumak uğruna bedenin

bir bölümünü feda ediyor. Adlere göre kişi kendisini organları ile ifade

ediyor ve en zayıf organ seçiliyor.

Depresif problemi olan insanların %60 ı bedensel sorunlardan dolayı

doktora gidiyor ve ruhsal alanlar dışındaki sağlık kliniklerinden yardım

alıyor. Somatize etmekteki maksat kişinin homeostasiz dengesini

korumak ve ruhsal bütünlüğünü devam ettirmektir. Hasta olan organın

konuştuğu dil, kişinin yaşadığı soruna tekabül eder. Bizler bedenimiz

aracılığı ile uzayda yer kaplıyor ve kendimizi var ediyoruz, yer kaplıyoruz.

Vücutta yaşanan ağrının anlamı bir cezalandırma anlamına da geliyor

olabilir. Psişede ne oluyorda kişi bedenin bir parçasından vaz geçiyor.

Freud a göre bedensel ağrı lokal bir çözülmedir nedeni ise ego direncinin

kırılmasıdır diyor.

Vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkan ağrı agresif dürtülerden dolayı

ortaya çıkan suçluluk duygularının bastırılması için ortaya çıkıyor. Kişinin

konuşma ihtiyacı kendini ifade etme ihtiyacı beden dili ile gerçekleşiyor.

Genellikle bu kişiler duygularını sözel yolla ifade etmede

zorlanmaktadırlar ve alexitimiktirler.

Kişi kendisini ağrı yoluyla ifade etmeyi, önemli sayılmayı aile içinde de

öğrenmiş olabilir ve bunu bir model olarak hayatına geçirmiş olabilir.

Psikanalitik bakış açısına göre; bastırma represyon yetersiz kalır ve yeni

bir düzenek gerekir. Bilinç dışı çatışma ve yasak dürtüler için ruhsal aygıt

yoluyla bir bedensel bozukluğa çevrilir.

Simgesel bir beden dili oluşur. Buradaki amaç çatışmanın doğurduğu

aşırı bunaltıyı hafifletmektir. Bu birincil kazançtır.

Eleştirilmeme, saygı ilgi görme, sorumluluktan muaf olma durumu ve dış

dünyadan hoş görü alabilme ise ikincil bir kazanç olarak durmaktadır.

Hastalık bir yaşam biçimimi haline gelir ve genelde bu kişiler:

Sarsıcı bir yaşam olayı yaşamışlardır.

Belirli rollerini kaybetmişlerdir veya konumlarını

Değer görme kale alınma ihtiyacı içindedirler

Kültürel ortam ve yetiştirme tarzı da bu konuda bir yatkınlık

oluşturmuştur.

Fibromiyaljide yaşanan ağrı bedensel hastalık kriterlerine uymamaktadır.

Vücudun değişik yerlerinde dolaşan ağrı ve rahatsız edici

bedenselduyumlar bulunmakta ve ihni meşgul etmektedir.

Hipokondriyaziste kişinin bedensel bir hastalığı olduğuna ilişkin sürekli

bir uğraşısı vardır.

Bedensel duyumları ve algıları hep hastalığa yorarlar ve sağlık

kuruluşlarını çok meşgul ederler. Sürekli vücutlarında hastalık ararlar.

Aslında buradaki temel problem ruhsal bunaltıdır ve bunu kabul edip

ruhsal sağlık hizmeti veren kişilere gitmezler. Bunaltının kaynağı sıkıntılı

ilişkiler, kötü yaşam olayları ve yaşam koşullarıdır.

Sürekli zihinlerinde hastalık düşündükleri için ilgi alanları daralmaya

başlar. Kendi bedenleri yaşamdaki enbüyük uğraş haline gelir ve

yaşamdaki verimlilikleri düşer. Çevresindeki insanlara sürekli olarak

hastalıklarını anlatırlar. Yakınmaları ise hiçbir bedensel bozukluğa

uymaz.Genellikle somut bir hastalığa sığınma eğilimi içindedirler.

1- Psikolojik zorlanmaları fazla olan kişilerde

2- Yaşından çok erken sorumluluk yüklenmiş kişilerde

3- Duygularını ifade etmede zorluk yaşayanlarda fazla görülür.

Konversiyonda fiziksel bir sebep olmaksızın organlarda işlevin azalması

durumu sözkonusudur. Genellikle kişinin abarttığı izlenimi doğurur.

Kişinin ruhsal olarak taşıyamadığı, zorlandığı stresi , çatışmaları vardır.

Görülen belirtiler olarak;

Ses kısılmaları, mutizm konuşmama, ayakta kolda güç azalması,

yütüyememe, felçler, tikler, ağrılar, Duyu artması ( hipersetezi) , duyu

azalması (hipoestezi), geçici sağırlık körlükler, boğazda düğümlenme,

öksürük hıçkırık, yalancı gebelik görülen durumlardır.

Kişinin bilinç alanı daralarak bir hastalık fikri üzerine fixe olmuştur. Bilinç

zayıflamıştır. Kişiler zorlayıcı, bunaltı verici yaşam olaylarını pek

konuşmazlar bunun yerine beden dili konuşmaya başlar.

Histeride bayılmalar, sağırlık körlük felçler görülür ama bunun nedeni

psikolojiktir. Çözülmemiş ruhsal karmaşayı gösterir. Hipokrattan önce

dağaüstü güçlerin etkisi olarak bilinirdi. Hipokrat bu durumları hastalık

olarak tanımladı. 18. Ve 19. Yüzyılda sıklıkla görülen bir hastalıktı.

Şarkot ve Freud ayrıntılı çalışmalar yaptılar ve bu hastalıklarda hipnozu

kullandılar.

Dissosyatif bayılmalar olarak ifade edilen bu bayılmalarda kişi kontrollü

olarak bayılır ve genelde yumuşak bir zemine düşer. Sara nöbetlerinden

tamamen farklıdır ve toplum tarafından çoğunlukla ayırt edilmez ve

çevrede tedirginlik uyandırır. Epilepsi 1. 2. Dakika sürerken bu bayılmalar

15 dakika sürer ve bilinç açıktır kişi etrafta olup bitenin farkındadır.

Kasılma ve çırpınmalar görülebilir. Genellikle arkasında travmatik

yaşantılar bulunur.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu