Travmatik olay sonrası yaşananları açıklamaya çalışan tanı sistemleri incelendiğinde travmanın hatırlama ve unutma faaliyetlerini etkilediği belirtilmektedir. Travma yaşayan kişi üzücü, korkutucu ve olağandışı olan durumları net bir şekilde hatırlamakta ya da tamamen hepsini unutabilmektedir. İnsanların günlük hayatındaki bilgiler basit bir şekilde özümsemesi; hayatındaki bellek izlerinin ilerleyen zamanlarda değişime uğramasına rağmen travmatik olaylar zihinde ilerleyen zamanlara rağmen değişime uğramadan kalabilmektedir. Yapılan çalışmalarda travmatik yaşantıları olan kişilerin travma anına dairdeneyimlerini geri çağırmasında ilerleyen zamanlarda düzelmeler olduğu travmatik ana ait anı içerikler değişebileceği, bellek izlerin zamanla dağınık olabileceğini göstermektedir. Psikoanalitik yaklaşımın bakış açısına göre çocukluk yıllarında acı veren ve tehdit unsuru oluşturan anıların bastırılarak bilinç düzeyine çıkması engellenmektedir. Yapılan araştırmalarda travmanın bazen geçici bellek kaybına neden olduğu bilinmekle beraber travmatik olayın bellek yitimine neden olduğu da çok az bir şekilde görülmektedir. Aynı araştırmada katılımcıların yarısında fazlasının travma anında yaşanan olayları hatırlamadıkları diğer yarısının hatırladıkları ama olay hakkında konuşmak istemedikleri görülmüştür. Katılımcıların konuşmamayı daha çok tercih etkileri belirtilmiştir. Alınan sonuçlara göre eğitimin büyük önemi olduğu vurgulanmıştır. Düşük eğitim düzeyin de olan katılımcılar yaşadıkları travmatik olayı hatırladıkları fakat bu olay hakkında konuşmak istemedikleri belirtilmiştir. Katılımcılar arasında cinayet işleyen kişilere anını hatırlayıp hatırlamadıkları sorulmuştur. Bu soruda bastırma mekanizması olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Katılımcıların yarısından fazla cinayet işledikleri olay anını anlatırken bir şeyhatırlamadıklarını yani olay anında yaşananları bastırdıkları ve cinayet anı hakkında ‘doğru söylediklerini’, buna karşı katılımcıların yarısından az olan kısmı ‘yalan söylediklerini’ ifade etmişlerdir. Her iki durumda da eğitim düzeyinin seviyesine göre doğru söyledikleri oranı artmaktadır. Başka bir deyişle eğitim seviyesi yüksek olan kişilerin olayı bastırabileceklerine inanmaktadırlar.
Travmatik Hafızanın Travma Sonrası Bilişler Üzerindeki Etkisi
Travmatik olay sonrası stres belirtilerini ortaya çıkmasında ve uyumlu olmayan bilişlerin meydana gelmesinde ve sürdürülmesinde etkili olan sebeplerden biri, belleğin doğasıyla ilişkili olduğu belirtilmektedir. Travma yaşandığı sırada kişi yaşadıklarını detaylı bir şekilde işleyemez ve bu da otobiyografik hafızasında bütünleştirmesini zorlu bir hale getirmektedir. Olay anında bellek depolama durumunu olumsuz şekilde etkileyen sebeplerden biri olarak, travma sırasında kişinin disosiye (kopma) olması nedeniyle kendisini olay sahnesinde uzaklaştırması durumu belirtilmiştir. Kişiler travma yaşadığı sıradaki anılarını istedikleri halde hatırlamakta zorlanmaktadırlar. Hatırlamaları durumunda ise bunu sıralı bir olay örgüsü biçiminde gerçekleştiremezler ve ayrıntıların tam şekildeolmadığı ya da olay örgüsünün sırasının doğru olmaması halinde yarım yarım hatırlamaktadırlar. Kişi de travmatik anıların var olan otobiyografik hafıza ile zayıf birleşmesi, travma yaşayan mağdurun olay hakkında istekli bir şekilde hatırlayamamasına neden olmakla birlikte, travmayı hatırlamasına neden olan uyaranlarla karşılaştığı zaman olayla ilgili girici(farkındalık alanına istemsiz giren) düşünceler halinde ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Travmayı zihinden uzaklaştırmak için yaşadığı girici düşünceler olayı daha da derin bir şekilde düşünmesinesebep olur ve bu da travmatik duruma anlam kazandırmak dolayla bilişsel süreci başlatmaktadır. Bunun bir nedeni olarak görülen, travmaya ait bir uyaran ile klasik koşullanmanın oluşması öne sürülmektedir. Travmatik olay anında veya olay sonrası herhangi bir uyarının travma anını tetiklediği için girici bir düşünce olarak hatırlanmasına neden olmaktadır. Örnek olarak cinsel saldırıya uğrayan bir çocuğun cinsel saldırıya uğradığı esnada istismarcının ona bağırması ve çocuğun buna karşı koşullanmış ise olaydan sonra duyduğu bağırmalara karşı korku ve kaygı yaşayabilmektedir. Ayrıca, çocuğun travmaya yönelik olumsuz değerlendirmeleri, hafızasında detaylı işlenemediği için yanlışlanma durumunu ve sürekliliğini korumaktadır. Bundan dolayı olayla
ilgili olan anıların hatırlanması, çocuğun olaya karşı düşüncesi filtrelenerek seçici bir algı oluşturmaktadır. Örneğin olay sonrası kendini değersiz biri olarak gören çocuk, istismarcı tarafından uğradığı değersizlik durumunu hatırlarken, olay sonrasında destek verenlerin ona gösterdiği değeri hatırlamamaktadır. Görülen seçici hatırlama sürecinde, çocuğun yaşadığı duruma ilişkin olumsuz değerlendirmesiyle ters düşen hatıraları görmezden gelirken, negatif atıfları destekleyen durumları hatırlamasına ve nedeniyle bu değerlendirmelerin varlığının devam etmesine yol açmaktadır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.