Evlilik Problemleri

Evlilik problemlerine baktığımızda birincil derecede birbirini değiştirme çabasının ön planda olduğunu görmekteyiz. Bir taraf diğer tarafın bazı yaklaşımlarını özelliklerini tavırlarını beğenmez aslında ama nasıl olsa değiştiririm diye görmezden ghelir nasıl olsa değişir diye düşünür.  Arada yıllar geçer ve bu çaba hep devam eder.  Bir taraf diğer tarafın beğenmediği rahatsız olduğu tarafı ile bir ömür tüketir.  Bazen ne kabul gerçekleşir ne değişim ve evlilik savaş alanına dönüşür. 

Zaman  zaman eşler yarış halinde olurlar ve birbirinin rakibi gibi hareket ederler ve farklılıklarının üstün taraflarının aslında birbirini tamamlayan unsurlar olduğunu unuturlar. Bir taraf diğer tarafın üstün yanını yok etmeye hareketsiz bırakmaya çalışır.  Ve zaman zaman sanki her şeyi bir eşitleme çabası içine girilir. Sanki iki şirket ortağı gibidirler ve bu eşitleme çabası bireysel farklılıkları yok etme çabasıdır aynı zamanda ve evliliğe hayır getirmez. Kişilerin kendi bayan veya erkek rollerinde kalması ve bu rollere uygun yaklaşımın kabul edilmesi ve farklılıklardan korkulmaması, farklılıkları yok etmeye çalışmamak özgünlüğü korumak oldukça önemlidir. 

Biz bilincini geliştirirken farklılıklara esnek yaklaşmak birbirini kabul edebilmek olduğu gibi benimsemek ve üstünlük yarışına girmemek uzun soluklu sağlıklı ilişkiler için gereklidir. 

Herkesin kafasında bir evlilik modeli bulunur ve bu model aileden bağımsız değildir. Bazen şöyle olmamalılar vardır bazen böyle olmalılar vardır. Meli malı ile peşinen tasarlanan model gerçek yaşama uymamaktadır ve gereksiz bir şekilde yıllarca eşler bunun çabasını verirler. Başta tasarladıkları model hiçbir zaman gerçekleşmez oysa.  

Empati, ben dili, esneklik, saygı, eşgüdüm ve ortak değerler yoksa o evlilikte çatışma ve sorunlar kaçınılmazdır ve birbirinin yaşamını zorlaştıran bir mekanizmaya dönüşür eşler. 

Bir evlilikte sorun olmamasını beklemek elbette yanlıştır sorunlar çıkacak fakat bu sorunlar karşısında tutumlar ne olacak, saygı dili ne olacak yaklaşım nasıl olacak kısmı her şeyden önemlidir. Problem çözme, duygu ifade edebilme beklenti ifade edebilme, uygun olan çözüm yöntemi bulma ve bu konuda birlikte hareket edebilme bir beceri işidir. 

Birbirine duvar örme, yok sayma, değersizleştirme sık sık küsme evliliklerde sıklıkla yaşanan  ve sorunların büyümesine yol açan durumlardır. Bu yaklaşımları da eşler kendi yetişme tarzı ve ailelerinden bir model olarak ve bazen de bir kişilik problemi olarak evliliklerine taşırlar. Adeta çocukluklarında büyüdükleri aile atmosferini tekrar tekrar farkında olmadan var ederler. 

Dozu ve duygular kontrol edilebildiği sürece tartışma kötü değildir. Aslında bir evlilikte tartışma yoksa orada da bir sorun var demektir.  Dışarıdan evliliğe uzanan eller evliliği bazen hallaç pamuğuna çevirir. Herkesin kafasında farklı bir evlilik modeli vardır ve hiç birisinin doğruları başkalarına uymaz. Çoğunlukla evlilikleri etkilemeye çalışan dışarıdaki eller kendi zorlanmalarını ve sorunlarını adeta onlara transfer ederler ve sorunları içinden çıkılmaz hale getirirler. İki kişinin problemi ile etrafın problemi bazen ailelerin problemleri birbirine karışır.  Evlilik terapilerinde yapılacak ilk müdahalelerden birisi dışarıdan uzanan elleri çekmektir. 

Güven duygusu, değerli olma duygusu, gelecek hedefleri ve ortak beklentiler oluşturma temel ihtiyaçlardır ver beslenmesi gerekir. 

Geçmişte olup biten sorun ve kavgaların tekrara edilmemesi ve geçmişte yaşanan olumsuzluklara yeni anlamlar verme ve geride bırakma önemlidir. Bazen bir konuyu tartışırken  kişiler yirmi yıllık mevzuları ortaya sererler ve asıl tartıştıkları konu kaybolur ve hiçbir şeyi çözemezler sadece geçmişteki olumsuz duyguları tekrar ederler. 

Eşlerin hep aynı stratejiyi kullanıp bir şeylerin değişmesini beklemeleri boş bir çabadır. İşlevsel olmayan çözüme katkısı olmayan yaklaşım ve stratejileri tekrar etmek zamanla otomotikleşir ve ilişkileri mekanikleştirir. Mantıksal çıkarımlar yapılamaz ve zihinsel işlemleme devreye girmez. Yıllardır işe yaramayan aynı tepkiler tekrarlanır durur. 

Bir evlilikte eğer yoğun sorunlar varsa depresyon gelişme olasılığı yüzde ellidir ve eğer eşlerden birisinde depresyon varsa da evlilik problemi yaşama olasılığı yine yüzde ellidir. Sağlıklı aileler sağlıklı toplumları oluşturur ve sağlıklı çozuklar sağlıklı ailelerde büyürler. 

Erkek ve kadın beyninin farklı çalıştığını biliyoruz. Olup biteni aynı şekilde algılamaz ve aynı şekilde anlam vermez.  Oysa çoğunlukla eşler bu farklı anlam verme ve algılamayı bir problem haline getirirler. Erkek bir anda ssadece bir şeye odaklanabilirken kadın aynı anda bir çok şeye odaklanabilir. Kadın çok konuşur erkek az konuşur. Kadın günde yirmi üç bine kelime erkek ise on üç bin kelime konuşur ortalama olarak. Erkekler eyleme dönük olurken kadın hikaye biriktirmeyi sever ve konuşmak ister. 

Biyoloji, hormonlar ve dünyada toplumda kendini konumlandırma farklı işler.  Bu farklılığı kabul etmek ve kendi rolünde hareket etmek tamamlayıcı bir unsur olur ve sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturur. 

Sürekli kusur aramak yerine her kusuru görmemek oraya takılmamak önemlidir.  Birbirini küçümsemek ve değersizleştirme çabaları evlilikteki zehirlerdendir. 

Yaşamsal bazı değişimler evliliklerde yeni uyum zorluklarına yol açar. Göç etmek, baş edilmesi zor olan durumlar yaşamak, ekonomik sorunlar, veya ekonomik durumlarda hızlı değişimler, çocuk sahibi olma veya çocukların evlenip evden ayrılması, statü değişiklikleri emeklilik gibi durumlar bazı zorlanmaları yaratabilir. 

Evliliklerini başkalarının evlilikleri ile kıyaslamak veya bazı evlilikleri referans almak gerçeğe uymaz ve sorundan başka işe yaramaz. 

Eşler bazı anlaşmazlık durumlarında genellikle haklı oluşlarını kanıtlama çabasına girerler veya ütün olduklarını kanıtlama çabasına yönelirler. Bu çabanın sozrun çözmeye katkısı olmaz. Ortada bir gerginlik ve mutsuzluk yaşandığı sürece kimin haklı olduğunun ne önemi var.  Eşler hep karşısındaki kişinin değişmesini ister. Kimse kendisini değiştirmek istemez. Bir şeyi o düzeltsin o yapsın o değişsin derler ve bu demeler kimseye hayır getirmez.  Değişim zordur ve zaman alır ve çaba gerektirir yetenek gerektirir. Oysa kavga etmek en kolayıdır. 

Eşler arasında duygusal bağ ve cinsellik azalınca tartışma ve çatışma artar, bunlar çoğalınca da tartışma ve çatışma azalır. 

Öfke biriktirmemek, kin biriktirmemek, effetme becerisi geliştirmek, geçmişin geleceği etkilemesine izin vermemek ilişkileri iyileştiren durumlardandır.  Kişi eğer kendisi ile barışık değilse eşi ile de barışık olamaz. Bazı kişiler adeta kendileri ile de kavga halindedirler ve bazı kişilik problemleri yaşıyor olabilirler. Kişilik problemleri evlilik sorunlarının oluşması ve devam etmesinde etkilidir. Narsist kişilik bozukluğu olan birisi ile evli olmak adeta cephede savaşmak gibidir. 

Birbirinden gerçekçi beklentiler içinde olmak, koşullara uymayan beklentileri çoğaltmak hayal kırıklıklarını çoğaltmaktan başka işe yaramaz. 

Zihin okuma karşındakinin niyetini okuma sıklıkla yaşanan otomotik zihinsel hatalardır. Sen böyle yapmak istedin böyle demek istedin niyetini biliyorum gibi atıflar durup dururken sorun çıkarmaya veya büyütmeye yarar. 

Yaş olarak büyümüş ama ruhsal olarak büyümemiş kişiler bazen evliliklerde çocukça yaklaşımlar içinde olurlar ve başkalarının gelip müdahale etmesini beklerler. 

Öfke kontrolü olmayan öfkeli kişilerin bu yaklaşımlarını evlilik sorunları oluşturmaya kanalize etmeleri kaçınılmazdır. Öfkeli haller sürekli tartışmalara kaynaklık eder ve karşıdakinin haklarını ihlal etme sonucunu getirir.  Problem yaşanan zamanlarda eşlerin yatakları ayırmaları ve cinselliği koz olarak kullanmaları majör hatalardan biridir.  Boşanma konusunu sürekli dillendirmek gündemde tutmak ve bir tehdit olarak ifade etmek yangına benzin dökmek gibidir.  Kıskançlık da eviliklerde önemli yer tutan bir duygudur. Normal ve patolojik kıskançlık diye ikiye ayrılır. Belli bir dozdfa olması evliliğe hizmet ederken aşırılaşmış kıskançlık evliliği zehirler. İşin içinden çıkılmaz hale getirir. 

Birbirini takdir etmek, olumlu cümleleri daha fazla sarf etmek, birbirinin ve ilişkilerinin değerli olduğunu ifade eetmek temel ihtiyaçlardandır. 

Boşanan kişilerin çoğunluğu yaptıkları yeni evliliklerde de aynı problemleri yaşamaya devam ediyorlar ve neden böyleleri hep gelir beni bulur diye dert yanarlar. Kendilerini sorgulamazlar veya böyle sonuçlara yol açan taraflarını değiştirme yoluna gitmezler. 

Sosyal medyanında bu konuda olumsuz etkileri olduğunu belirtmekte fayda var. Çoğu kişi sosyal medyadakilerle karşılaştırma yapar. Ve büyük bir yanılgı sonucu derki başkaları ne kadar mutlu ben mutsuzum. 

Bu yanılgı evliliğe ve evlilikteki sorunları çözmeye yöneltmez kişileri.  Kendini bilmek kendi beklenti ve içsel ihtiyaçlarının farkında olmak karşısındakini de bilmeyi getirir. Birbirinin farkında olan eşler sorunları daha rahat çözerler. Karşısındakinden ne bekleyeceğini daha iyi bilirler. 

Kişilerin içinde olduğu durum ile olmak istediği durum arasındaki fark ne kadar büyükse kendisi ile ve karşısınmdaki ile çatışma olasılığı o kadar fazladır.

Evliliklerde sadece gündelik konulara hapsolmamak ortak hayalleri konuşmak beklentileri ifade etmek, duyguları ifade etmek önemlidir. Sosyal insanlar daha fazla mutludur. Birlikte sosyal ortamlarda bulunmak birlikte etkinliklere katılmak kopuk yaşamamak birbirini farketmek ve fark ettiğini hissettirmek ilişkileri iyileştirir. 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu