Boşanma ve Çocuk

Son 20 yıl içinde aile yapılarını incelediğimizde, hep olağan olarak kabul ettiğimiz anne-baba-

çocuklar yapısındaki aile sayısında gitgide bir azalma olduğunu, buna karşın karışık aile

yapılarında bir artış olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu duruma neden olan en önemli faktör ise

kuşkusuz boşanma. Amerika Birleşik Devletleri’nde neredeyse evlenen her iki çiftten biri

ayrılmaya karar veriyor. Bu oran Almanya’da 1/3 civarında. Türkiye, henüz boşanmaların çok

sık yaşandığı bir ülke olmasa da, bundan 15 sene önce %1 olan boşanma oranı gün geçtikçe

artmakta. Boşanma sonrasında, daha önce de bahsettiğimiz gibi aile yapılarında oldukça büyük

bir çeşitlilik ortaya çıkıyor. Bir ebeveyn ve çocuktan oluşan birimlerden, üvey anne/baba ile

oluşmuş birimlerine, anneanne-dedenin katıldığı birimlere kadar uzanan bir aile yapıları

yelpazesi söz konusu.

Ayrılık ya da boşanma kararı kuşkusuz bu kararı alan eşler için çok zorlu bir süreç

anlamına geliyor. Bu sürecin her zaman uyum içinde geçmediği de bilinen bir gerçek.

Ancak bu karardan anne-babaları kadar hatta onlardan daha fazla etkilenen aile

bireyleri çocuklar. Yapılan araştırmalar, çocukların boşanma öncesi dönemden

başlayarak, boşanma süreci ve sonrasında kısa ve uzun vadede bir çok olumsuz

durumla yüz yüze kalabildiklerini göstermekte. Hiç bir çocuk ilk anda anne ve

babasının ayrılmasını istemez ve bu duruma ya dışa vurarak ya da sessiz kalarak bir

tepki gösterir. Çocuklarda anne-baba ayrılığının yarattığı etkiler genellikle ayrıldıktan

sonraki ilk günlerde değil daha sonraki dönemlerde ortaya çıkar ki, bu kimi zaman

seneler sonra dahi olabilir. Çocukların geriye dönüp baktıklarında olumsuz olarak

hatırladıkları, anne-baba arasında haber taşıyıcısı olmak, anne ve babalarının

birbirlerini suçlamalarını dinlemek, karşı cinsten biriyle samimiyeti ilerlettiklerinde nasıl

doğal davranabileceklerini bilememek, ekonomik sorunlar, anne/babadan biriyle ve o

taraftan olan akrabalarla bağların kopması gibi durumlardır.

Tabii ki çocuk sahibi olmuş bir çift, aralarındaki sorunları gidermek için ilk çözüm olarak

boşanmayı düşünmez, ancak bazı durumlarda ayrılmak çok sorunlu bir evliliği

yürütmekten daha sağlıklı bir ortam sağlar. Bir boşanma durumunda çocuğun olaya

göstereceği tepkilere neden olabilecek ve bu olayı çocuğun hayatında daha az

travmatik hale getirebilecek önemli noktalar vardır. Hayatında bu yönde değişiklik

yapmayı planlayan her anne-babanın bunlara özen göstermesi gerekir.

Şimdi bu araştırmalara daha yakından göz atalım:

• Çocukların boşanmadan etkilenme derecelerini belirleyen faktörlerden bir tanesi

çocukların mizaç yapısı. Daha atak, heyecanlı, kolay etki altında kalan, yeni durumlara

kolay uyum sağlayamayan çocukların, anne-baba ayrılığı gibi ciddi uyum becerileri

gerektiren bir duruma uyum sağlamakta da yaşıtlarına oranla daha büyük zorluk

çektikleri görülüyor.

• Çocuğun yaşı da çok önemli bir faktör. Anne-baba ayrılığını küçük yaşlarda yaşayan

bir çocuk, bu olaya ilk anda çok büyük bir tepki gösterse de, bu durumu kabullenmesi

daha kolay olabiliyor. Buna karşın okul öncesi dönemde, çocuklarda sadakat sorunları

ve anne-babayı yeniden bir araya getirme çabaları gözlenebiliyor. Daha ileri yaşlarda,

çocuklar kendi sosyal hayatlarını kurmaya çalışırken güvendikleri bir çatının yıkılması,

onların kadın-erkek ilişkileri konusunda bocalamalarına yol açabiliyor.

Gözlemleyebilecekleri bir kadın-erkek ilişki modelinin olmaması, bu çocukları kendi

ilişkilerini oluştururken zorlayabiliyor.

• Çocuğun cinsiyeti boşanmaya gösterdiği tepkide çok belirli bir rol oynamasa da,

çocuğun boşanma sonrası birlikte yaşamaya devam edeceği ebeveynle kuracağı ilişki

üzerinde etkili olabiliyor. Kız çocuklar, anneleriyle genellikle arkadaş gibi olurken,

erkek çocuklar annelerinin yanında kendilerini evin erkeği gibi hissetme eğilimine

girebiliyorlar. Bu nedenle annenin yeni biriyle birlikte olduğu durumlarda kız çocukların

bu işten pek de hoşnut olmadıkları, buna karşılık erkek çocukların bir rahatlama

hissettikleri izlenebiliyor. Baba-kız ve baba-erkek çocuk ilişkileri ise çok fazla

incelenmemiş olmasına karşın, babanın görevlerini yerine getirmede yeterli olduğu

durumlarda fazla bir soruna da rastlanmadığını söylemek mümkün.

• Çocukların uyumlarında bir başka önemli faktör destek sistemleri. Eğer çocuğun

hayatında ilişkisinin iyi olduğu bir büyükanne-büyükbaba ya da başka yetişkinler varsa,

bu kişiler anne-babanın duygusal anlamda pek verici olamadıkları ortamlarda bu

boşluğu doldurabiliyorlar.

• Anne ve babanın ekonomik durumları da bir diğer önemli konu. Çocuğun ekonomik

standartlarında ani bir düşüş ya da anne ve babanın ekonomik standartları arasında

ciddi bir fark olması çocuğu olumsuz bir şekilde etkileyebiliyor.

• Ayrılıktan sonra anne ve baba arasındaki ilişki çocuğun uyumunda en önemli

etkenler arasında. Çocuk anne ve babasının diyaloglarının bozulmadığını ya da en

azından kendisiyle ilgili olarak konuşmaya devam ettiklerini mutlaka görmeli ve

hissetmeli. Bu onun güven duygusunun zedelenmemesi açısından çok önemli.

• Çocuğun birlikte yaşamadığı ebeveynle düzenli olarak görüşmesi de üzerinde

durulması gereken bir diğer konu. Burada önemli olan faktör, görüşme sıklığı değil,

görüşmelerin çocuk tarafından önceden bilinmesi ve tahmin edilebilir olması. Son anda

yapılan değişiklikler, aniden yapılan planlar, tutulmayan sözler, çocuk açısından çok

büyük hayal kırıklıklarına neden oluyor ve bunların telafi edilmesi mümkün

olmayabiliyor.

• Bütün bu bilgilerin ışığında ayrılığın çocuğa nasıl sunulduğu da çok önemli. Bu

bilgilendirmeyi anne ve babanın birlikte yapmasında yarar var. Ayrıca, bu kişilerin karı-

kocalık rollerinden vazgeçseler bile, her zaman o çocuğun anne ve babası olarak

kalacaklarını ve bir işbirliği içinde olmaya devam edeceklerini akıllarında tutmalarında

yarar var.

Ayrılıktan sonra anne ve babanın yeni ilişkileri ve bunların çocuğa nasıl sunulduğu da

çok önemli bir konu. Anne-babasının yanında sürekli yeni birilerini görmek çocuğu

kırabilir ve kendi kadınlık ve erkeklik konumuyla ilgili endişeye sürükleyebilir. Bu

nedenle de hiç bir zaman terk edilmemek için ilk bulduğu kişiye ne pahasına olursa

olsun aşırı bağlanabilir ya da kimseye fazla bağlanmamak için durmadan eş

değiştirebilir.

Şu ana kadar çizilen tablo her ne kadar karamsar olarak görünse de, ayrılık kimi

durumlarda çok sorunlu bir evlilikten daha iyi bir çözüm olabiliyor ve çocukların ruh

sağlığı açısından daha uygun bir ortam yaratılmasını sağlayabiliyor. Anne ve babası

ayrılmış olan çocukların yaşıtlarına göre daha çabuk olgunlaştıkları, hayatın zorlukları

karşısında daha rahat pratik çözümler üretebildikleri de ayrı bir gerçek.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu