Pandemi ocak ayında Çin’de başlayan ve ilerleyen zamanlarda dünyayı etkisi altına alan bir
küresel salgın olarak hayatımıza girdi. Küresel çapta toplumsal, ekonomik, politik ve ruhsal
sorunları ve sonuçlarını ele almamız gereken bir sürecin içinde kendimizi bulduk. Pandemiyle
birlikte salgın hastalıklara ruhsal bir pencereden bakma ve bu ruhsal sonuçlarını ele elmamızın
gerekliliğini bize gösterdi. Küresel salgın öncelikle kişilerin yaşamını, varlığını tehdit eden,
herkes için sıkıntı verici özelliğe sahip olan bir travmadır. Travmatik etkileri kişinin
sosyoekonomik durumu, bireysel özellikleri, kültürel özellikleri ve ruhsal altyapısı
etkisi altında değişkenlik gösterecektir. Bu değişkenlik kişinin yaşam deneyimine farklı
dönemlerde verdikleri ruhsal tepkiler de kişinin grup ya da sosyal sınıfta farklı deneyimler
yaşamasına etken olacaktır. Bu da hastalığın ailesine, kendisine ve çevresine bulaşacağı
kişinin belirsizlik korku ve yoğun bir kaygı kaynağı yaşamasına neden olacaktır. Hastalığın
belirtisini gösteren veya göstermeyen kişilerde hastalığı ağır biçimde gösterenlerin tepkileri
de farklı olmaktadır. Özgürlüğün kaybı ve sevdiklerinden ayrı olmanın yarattığı etkiyle kişi
üzerinde dramatik etkiler yapabilir. Buna bağlı olarak öfke sorunları davranış sorunları ve
iletişim sorunları yaşanabilmektedir. Pandemi bu duygularla birlikte getirmiş olduğu
belirsizlik durumu ile kişilerin geleceğe yönelik umutsuz bakmasına ve yoğun korkular
yaşamasına neden olmuştur. Bu durumdan anlaşılacağı üzere pandemi döneminde yaygın
olarak korku ve anksiyete ile ilişkili belirtilerlerin görüldüğü bildirilmiştir. Kişi kendi
sağlığıyla kaygı duyması belli bir düzeyde yaşananlara tepki göstermesi yararlı bir işlev
olarak tanımlanmaktadır. Çünkü bu kaygı düzeyi hastalığı anlam almak ve hastalığı
hafifletmeye yönelik önlemler alması açısından yardımcı olmaktadır. Ancak bu kaygı düzeyi
aşırı derecede yüksek olursa kişi hasta olmadığına dair güvenceler aramaya ve her an hastalık
ona bulaşacakmış gibi tetikte olmasına neden olabilir. Bu da kişinin yoğun sağlık kaygısı
yaşamasına etken olmaktadır. Kişi her zaman sağlıklı olduğuna dair güvenceler arar bulduğu
güvenceler onu belli bir süre rahatlatır. Ancak bu güvenceler kısa sürer ve uzun vadede sağlık
kaygısı şiddetini arttırır. Covid – 19 pandemisinin kişilerin ruh sağlığı üzerine etkilerini
Banerjee şu şekilde özetler. “ 1. Daha önce bulaşıcı bir hastalığı maruz kalan kişilerin yeni bir
salgını yaşama korkusu 2. Seyahat etme ve sosyal davranışlara kısıtlamalar getirmeye bağlı
olarak geçim ile ilgili korkular 3. Evden dışarı çıkma ile ilgili korkular 4. Kendinden uzak aile
ve arkadaşları ile temasın azalması sonucu fiziksel mesafelenme ile ilişkili kaygı 5.
Sevdiklerinin sağlığı ile ilgili korku 6. Hapşırma veya öksürme gibi belirtiler gösterenlere
yönelik damgalama 7.Sağlığını koruyacak malzemeleri istifleme zorunluluğu 8. Medyada yer
alan bilginin yarattığı panik etkisi ve psikolojik stres 9. Sağlık alanında çalışan gönüllü ve
personellerin tükenmişlik, hayalkırıklığı, yorgunluk ile hastalığın bulaşma korkusu
yaşamaları”
Pandemi Toplum Üzerindeki Etkisi
Salgın sürecinde ilk zamanlar virüsün ortaya koyduğu fiziksel sonuçları daha çok dikkat
çekmiş ruh sağlığına yönelik sonuçları üzerinde durulmamıştır. Ancak salgın sona erse bile
normal hayat diliminde psikolojik etkileri ve aylarca hatta yıllarca sürecektir. Salgın sürecinde
çoğunlukla; inkar, kabullenmeme, şok ve şaşkınlık tepkileri görülmüştür. İnkar tepkileri
insanların baş etme aracı olarak kullandıkları savunma mekanizmalarıdır. Bu mekanizmalar
yaşanan olayı kabul etmedeki zorlanmayı yansıtmaktadır. Özellikle ilk zamanlar cesetlerin
hızla ve rastgele gömülmesi, bazı ülkelerde topluca sokak ortasında yakılması toplum
tarafından büyük bir dehşetle izlenmiştir. Bunun sonucu olarak korkmayanların korkması,
halihazırda korkan insanların ise daha da korktu düşünülmektedir. Bu salgının ilk zamanları
gıda raflarının boşalması, evlere kapanma, her sağlık sorununun Covid-19 belirtisi olarak
yorumlanması, sosyal medya üzerinden sağlıksız bilgi paylaşımının olması, bütün medya
kuruluşlarında salgına dair uzun saatlerce program düzenlenmesi, korku ve paniği arttırmıştır.
Bu salgının ilk şokundan sonra gelen kabullenme ile kişiler kendini ve ailesini koruma
dönemi başlatmaktadır. Devlettin uyguladığı önlemler ve kurtarmalara uyum artmıştır.
Küresel düzeyde olan bu korku ve belirsizlik hali insanları bir türbülansa sürüklendiği hissine
sokmuştur. Hastalık ve belirsizlik endişesi ile insanlar çaresizlik, korku, ümitsizlik, mutsuzluk
gibi yoğun duygulara maruz kalmıştır. Tüm bu olumsuz ve yoğun duygular insanların rutin
düzenini olumsuz yönde etkilemiştir. Salgınlarda Covid geçirmiş kişilerle en yakın teması
olan sağlık çalışanları süreç içersinde aktif rol oynayan kişiler oldukları için yüksek düzeyde
bulaşma riski taşımaktadır. Bir çok sağlık personeli bu sonuçlara bağlı olarak dışlandığını ve
reddedildiğini bildirirken işten ayrılma veya işe dönme de isteksiz olduğunu göstermektedir.
Tüm bu olumsuz sonuçlar göz önüne alındığında sağlık çalışanları ruh sağlığının olumsuz
yönde etkilenmesi ve bu etkilerin süreklilik kazanmasıdan dolayı bu salgın esnasında veya
sonrasında psikolojik destek sunulması kritik önem taşıyabilmektedir.
Salgının neden olduğu acılar ve ölümler kişilerde derin psikolojik etkilere yol açabilmiştir.
Toplumsal dayanışmanın ve aile bağlarının batı toplumlarını nispeten daha yüksek oranda
olduğu düşünülen geleneksel aile yapılarını sahip olan toplumlarda, yaşlıların salgın sürecinde
bakıma muhtaç olan aile bireyleri olarak ihtiyaçlarını karşılalanması noktasında dayanışmanın
daha kuvvetli olduğu ve bunun aksine bir çok gelişmiş batı toplumlarının ise bakıma muhtaç
bireylerin ve yaşlıların salgın sürecinde ortaya çıkan yaşamsal tehditlere daha fazla maruz
kaldığı görülmüştür. Aynı zamanda pandeminin etkisi altında kalan bireylerin psikolojik
dayanıklılığı üzerinde şiddetli etkisi olduğu, aile ve bireyde psikolojik dayanıklılığın ruh
sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine karşı korunma da önemli olduğunu göstermiştir.
Pandemi Süreci Yaşanan Ruhsal Sorunlar
Pandemi sürecinde bu hastalıkla ilgili korkuların ve anksiyetenin ruh sağlığını negatif yönde
etkilediği bu durumunda çocuklar ve yetişkinler arasında anksiyete ve depresyona sebep
olduğu görülmüştür. Bu süreçte toplumun karşılaştığı psikolojik sorunları bir çok sebebe
bağlanabilir, bu sebepleri detaylandırmak gerekirse ilk faktör olarak karantina süreci
görülmektedir. Yapılan çalışmalarda kötüye giden ruh sağlığını uzun süre karantinada kalmaktan
kaynaklı olarak tramva sonrası stres bozukluğu, öfke davranışları ve kaçınma davranışları olduğu
belirtilmiştir. Karantina süresinin belirli olmamasınından dolayı on günden fazla karantinada
kalanların, on günden daha az karantinada kalanlara göre büyük çoğunlukla daha çok tramva
sonrası stres belirtileri gösterdiği görülmüştür. Karantina ile birlikte sosyal izolasyon artmış
ve bu sosyal ilişkilerin negatif yönde etkilemesine sebep olmuştur. Bireyler yaşamının önemli
bir bileşeni olan sosyal ilişkiler bireyin ilişkiler anlamında gelişmesine destek sağlamaktadır.
Sosyal ilişkiler içerisinde yer alan arkadaşlar, komşular, iş arkadaşları ile bağlılığın ve
etkileşimin eksikliği sosyal izolasyonu ortaya çıkarmıştır. Bu sosyal izolasyon ile birlikte
yalnızlığın ortaya çıkması görülmüştür. Salgının etkisini artırması ile sosyal izolasyonun daha
da artmasına sebep olmuştur. Bireyler bu sebeplere bağlı olarak sosyal ilişkilerde zayıflamış
ve asosyallik artmıştır. Bu durumlardan kaynaklı olarak depresyon ve anksiyete gibi
rahatsızlıklarım ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Salgın sürecinde karantinada kalma bireyi
yalnız ve dışlanmış hissetmesine etken olmuştur. Salgının hızlı bir şekilde yayılması ve sonuç
olarak ortaya çıkan sağlık problemleri, hastalıkla ilgili yazılı ve sosyal medyada doğruluğunu
teyit edilmemiş korkutucu istatistikler ve haberler bireylerin ruh sağlığını etkilemiş ve bazı
bireylerde patolojik rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Salgınla ilgili
haberlerin takip edilmesi, çok fazla araştırma yapılması ve üzerine uzun süre düşünülmesi
depresif semptomların şiddetlenmesine ve anksiyete seviyelerinin artmasına sebep olmuştur.
İlerleyen süreçte iyileşen insan sayısının artması, aşıların geliştirilmesi ve ilaçların hastalığa
olumlu yanıt vermesi ve bireylerin kaygı düzeylerinin azalmasına sebep olmuştur. İtalya’da
2020 yılında yapılan bir araştırmada Pandemi sürecinde %37 oranında tramva sonrası stres
bozukluğu belirtileri yaşadığı, %20 oranında depresyon, anksiyete ve yüksek düzeyde stres
durumlarının yaşandığı görülmüştür.
Pandemi Sürecinde Çocukların Ruh Sağlığı
Salgın sürecinde etkilenen kişilerin kapsamı düşünüldüğünde çocukların sosyal, bilişsel dil
gelişim düzeyleri ve fiziksel süreçleri sebebiyle yetişkinlere göre salgın sürecinde zarar görme
durumu ve kriz yaşantılarını deneyimleme durumu daha yüksektir. Salgınla beraber çocuklar
eğitim ve öğretim faaliyetlerine online platformlar aracılığıyla ulaşmaya çalışması bu kriz
durumunun etkilerini yüksek düzeyde yaşamalarına sebep olmuştur. Bu da haliyle çocukların
eğitim – öğretim sürecinde adaptasyon sağlamak amacıyla oluşturulan oryantasyon
aşamalarına katılmadan eğitim faaliyetlerine başlamalarına sebep olmuştur ve bu da uyum
sürecinde zorluklar oluşturmaktadır. Pandemi öncesinde evde çocuklara verilen, okul içi
öğrenmelerini destekleyen etkinlikler pandemi sonrasında okul içi öğrenmeleri ortadan
kalktığı için çocukların tek başına öğrenmesine sağlayıcı bir role etki etmiştir. Aile
içerisindeki sorunlu kar ve covid sonrası yaşanan ekonomik güçlüklerden dolayı çocukların
bu gibi durumlara alışmakta güçlük çektiği, öğrenme kayıpları yaşadığı ve bunların bir sonucu
olarak kaygıları arttığı görülmüştür. Çocuklar bilişsel gelişim açısından henüz soyut
düşünebilme yetisine kazanmadıkları için covid salgını süresince neden bireysel ve toplumsal
korunmanın kullanılması gerektiğini kavrayabilmek de güçlük çekebilir ve bu
değerlendirmelerin sonucu olarak korku ve kaygılarını yükselten işlevsel olmayan düşünceler
yaratabilmektedir. Özellikle çocuklarda iki yaşından itibaren gelişmeye başlayan ben
merkezcilik sebebiyle bu salgın sürecinde meydana gelen kayıpların nedeni olarak kendisini
görebilir veya ebeveynleri sağlık çalışanı olan çocukların kendilerini yaptıkları bir hata
sonucu ebeveynlerini göremediklerini düşünebilirler. Çocuklar sosyal destek açısından en çok
ihtiyaç duyduğu arkadaşlarıyla oyun oynamak ve iletişim kurmak istekleri salgın sürecinde
ortaya çıkan sokağa çıkma yasakları ile birlikte ve yüze eğitimin sonlandırılmasıyla bu gibi
ihtiyaçlarından mahrum kalmak zorunda bırakılmıştır. Ruh sağlığı hizmetlerinin pandemiden
kaynaklı olarak online elliyor olması çocukların dikkat sürelerinin sınırlı olması nedeniyle ruh
sağlığı hizmeti alması da güçleşmiştir. Bu gibi durumlar çocukların ergenlik ya da yetişkinlik
dönemlerinde ruhsal sorunlar yaşamasına, akademik yönde akranlarından geri kalma,iletişim
problemleri yaşama, öfke sorunları yaşama ve uyum problemleri yaşamasına neden
olabilmektedir.
Pandemi Sonrası Ruh Sağlığı
Salgın süreçlerinde daha çok fiziksel zarara uğrama durumları göz önünde
bulundurulmaktadır. Salgın süreçlerinin yaratmış olduğu psikolojik etkiler genellikle ihmal
edilmektedir. Geçmişte yaşanan salgın deneyimlerinden yararlanarak bunları görebilmek
mümkündür. Çoğu kişi ruhsal tepkileri olumlu yönde bir uyum sağlamasına rağmen, bazı
kişiler engellenme ve yas duygusu içine girer ve depresyon, anksiyete, travma sonrası stres
bozukluğu, gibi ruhsal bozukluklar oluşturabilir. Salgın süresince karantina altında olan
bireyler, daha öncesinde psikiyatrik bozukluk nedeniyle tedavi görenler ve sevdiklerini veda
etme imkanı bulamayan kayıp yaşamış bireylerde ruhsal bozukluk oranı daha yüksek olduğu
tahmin edilebilir. Ayrıca salgının ruh sağlığı üzerine etkisi göz önüne alınca salgının ne kadar
süreceği, başka dalgalanmaların veya başka salgınların olup olmayacağı gibi belirsizlikler
pandemi süreci sonrası etkilerini gösterebilmektedir. Pandemi sürecinden sonra ruhsal
kaynakların hazırlanması ve kayıpların psikolojik etkileri baş etme stratejileri önem
taşımaktadır. Ruh sağlığı alanında gerekli önemlilerin alınması olası salgınlar sırasında ve
sonrasındaki süreçte psikolojik rahatsızlıkları en az da indirgebilmek için bu yönde çalışmalar
önem taşımaktadır. Salgın sürecinde sosyal ilişkilerde ve fiziksel temaslarda azalmalar
görülmüştür. Bundan kaynaklı olarak salgın süreci ve sonrasında ruh sağlığı eğitimi,
psikolojik ilk yardım, akran desteği yapıları güçlendirilebilmelidir. Önceki salgın süreçleri sonrası
yapılan çalışmalarda yaygın kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon,
obsesif kompulsif bozukluk, gibi bozuklukların artış gösterdiği yönündedir. Bu sebeple
enfeksiyon ve karantina kontrol amaçlı süreçlerin başarısını etkileyen sebepleri tanımlamak
önemlidir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.