Hem sağlıklı kalmak hem de hayatın geriliminden kurtulmak için bize inançlı bir liman olan pedal çevirmenin hayatın bir öteki gerçeği ve manası olan cinsellik üzerine olumsuz tesirleri olduğu dedikodularını duyduğumuzdan beri bisiklete binemez olduk. Güneşli ve kuru geçen bu sonbaharda her sabaha “bugün de öbür 365 gün üzere tekrar tam bisiklet havası” diye başlasak ta sonrasında iktidarsızlık korkusu ağır bastı ve bisikletimizin yağını değiştirip, lastiklerin havasını denetim edip binemeden depodaki yerine koyduk. Bu durum bu türlü devam edemezdi ve bizde bu mevzuyu bir uzmanına soralım dedik. Üroloji uzmanı ve tıpkı vakitte kendisi de bisiklet sevdalısı olan Burçin Tunç’a bu mevzudaki fikirlerini sorduk.
Bisiklete binmek cinsel işlev bozukluğu yani iktidarsızlığa yol açar mı?
Bu bisiklete binen yahut bisiklete binmeye niyetlenen her erkeğin başını karıştıran bir bahistir. Bu husus ile ilgili yapılan birçok çalışma olup çok farklı sonuçlar bulunmuştur. Kimi araştırmacılar bisiklete binmenin iktidarsızlık sebepleri ortasında gösterilebileceğini söylemiş iken, olumlu yahut olumsuz bir tesirinin olmadığını gösteren hatta bisiklete binenlerde iktidarsızlık görülme oranının daha düşük olduğunu tez eden araştırmalar da bulunmaktadır. yani kesin ispatlanmış bir münasebet kelam konusu değil. Lakin bilhassa birinci başlandığı vakitlerde daha sık görülen yahut uzun sürüşler sonrasında hepimizin yaşadığı genital bölgedeki his kaybı ve keçeleşme hissi insanın aklını doğal olarak karıştırıyor.
Bisiklete bindikten sonra oluşan genital bölgedeki hissizleşmenin bu mevzu ile bir ilgisi var mı?
Selede otururken bisikletçinin tüm yükü anüs ile yumurtalıkların tam ortası olan apış ortası diye tanım edilen bölgeye biniyor. Bu bölge penisi besleyen kan damarları ve sonların geçtiği alandır. Uzun müddet bisiklet kullanılması, bu bölgeye basının artmasına ve penisi besleyen damarların ve hudutların ezilmesine neden olur. Damarlanması bozulan erkeklik organına gelen oksijen azalır, hudutların basıya maruz kalması ile de hissizlik gelişir. Dolayısı ile parestezi denilen hissizlik ile sertleşme sorununun nedenleri birebirdir.
Böyle anlatınca insanın bisiklete binesi gelmiyor.
Bu bahsettiğim damar ve hudut sıkışmalarının olması için uzun müddetli ve daima oturarak bisiklete binmek gerekir. Almanya’da yapılan bir deneyde deneklerden laboratuvar ortamında bir buçuk saat antrenman bisikletine binmeleri istenmiş. Bu sırada deneklerin penislerine kanlanmayı ölçen bir aygıt yerleştirilmiş. Belli bir müddet sonra penise giden kan akımında manalı bir azalma izlenmiş. Gerisinde deneklerden 10 dakikada bir ayakta pedal çevirmeleri istenmiş ve tıpkı pahalara tekrar bakıldığında penise giden kan akımında bir değişikliğe rastlanılmamış. Yani 10 dakikada bir ayakta pedal çevirmek yahut makul ortalarla molalar vermek oluşabilecek olan his kaybının önüne geçmek için kâfi aslında.
Ayakta pedal çevirmeyi unutursak yahut çevirmesek ve hissizlik gelişse bu durum çok kıymetli meselelere yol açar mı?
540 km.lik Norveç bisiklet tipine katılan yarışmacılarda yapılan bir çalışmada, bu tipi tamamlayan bisikletçilerin %21’inde bu bölgede hissizlik geliştiği, %13’ünde ise 1 haftaya kadar devam eden sertleşme kaybı yaşandığı görülmüş. Lakin bir mühlet sonra hepsinin olağan hayatlarına döndüğü görülmüş. En azından 540 km.ye kadar kalıcı bir hasar olmadığını öğrenmiş olduk.
Haftada 1-2 defa bisiklet ile 3-4 saatlik çeşitler yapan bisikletçilerin dikkat etmeleri gereken neler var?
Bisiklet ile ilgili her bahiste olduğu üzere uygun bisiklet seçimi kıymetli. Kullandığınız bisikletin sizin boyutlarınız ile orantılı olması lazım.
Sele seçimi de bir öteki değerli parametre. Gelişmiş ülkelerde çevreci bir ulaşım aracı olduğu için bisiklete binmek teşvik ediyor. Hatta Birleşik Devletler Ohio eyaletinde bisikletli polisler bile bulunuyor. Haftada 24 saatin üzerine mesai yapan bu polisler üzerine yapılan çalışmada burunsuz sele kullananlarda penis kan akımı ve his seviyesinde kullanmayanlara nazaran manalı bir artış görülmüş. Ortası boşluk olan selelerin ve burunsuz selelerin penis köküne basıyı azalttığı ve dolayısı ile bu bahiste problem yaşayanlarda bir seçenek olabileceği bildiriliyor.
Bir öbür hususta esirgeyici pedler; ne kadar kalın ped kullanılırsa o kadar çok korunulacağını düşünenler için de bilimsel çalışmalar mevcut. Bu çalışmalarda pedin kalınlığının değil sizin beden ölçülerinizin değerli olduğu görülüyor. 45 kiloluk bir kişinin en kalın pedleri giymesinin bir yararı olmaz iken 120 kiloluk bir şahsa de ince pedli şortlar giydirildiğinde kahırlar baş gösteriyor. Yani kıymetli olan kullanılan materyalin uygun olması…
Gidonun seleden aşağıda olması beden aksını değiştirdiği için basının penisin damarlarına gelmesini engellediğini söyleyenlerde var. Ancak bu bahsedilen durumlar daha çok uzun periyodik performans gerektiren bisiklet şoförleri için geçerli.
Konuştuklarımızdan benim çıkardığım sonuç bisiklete binmek penisin kanlanmasında ve dolayısı da sertleşme de sıkıntılara yol açıyor. Anlattıkların yalnızca nasıl tedbir alınabileceğine dair ikazlar.
Yanlış anlaşılma olmasını engellemek için şunun altını çizeyim. Sistemli bisiklet kullanan bireyler ve spor yapmayan şahıslar karşılaştırıldığında sertleşme sorunu ve iktidarsızlık spor yapmayanlarda daha sık görülüyor. Bisiklete binmek hem kalp ve damar hastalıkları, hem kolesterol hem de tip II şeker hastalığına karşı esirgeyici bir tesir gösteriyor. Bu bahsettiğimiz hastalıklar sertleşme kaybına en sık sebep olan hastalıklardır. Devamlı bisiklete binen bir beşerle, hareketsiz, ortalama bir insanın kalbinin sağlamlığı, bedeninin dinçliği, kan sirkülasyonu, sıhhatle ilgili bir sürü özelliği kıyaslanabilir mi?
Konuşmamızın başından beri bahsettiğim hususlar bisiklete binerken karşılaşılabilecek ıstırapların minimalize edilmesi için alınması gereken tedbirler.
Bisikletlerinizi depodan çıkarıp gönül rahatlığı ile binebilirsiniz. Durmak yok bisiklete ve yola devam…
