Çocukluk Çağı Travmaları ve Romantik İlişkiler

Romantik ilişkilerde partnerin yaşam öyküsü her ne kadar onun hayatını etkilemiş olsa da karşı taraf ile kurduğu bağı da etkileyebilir. Dolaylı yoldan etkilenen ilişkiler çeşitli çift problemlerini doğurabilmektedir. Partnerin bağlanma stili ve bizim bağlanma stilimiz romantik ilişkilerde köprü görevi olmaktadır. Kişinin bakım veren ile çocuklukta kurduğu bağ arasında, yetişkin döneminde partneriyle kurduğu bağ arasında anlamlı sonuçlar bulunmuştu.

Kişilerin romantik ilişkilerinde bağlanma stillerinden kaynaklı sorunlar yaşamaları kişileri yalnızlığa sürükleyebilir. Güvensiz bağlanma stili olan kişilerin tercihi yalnızlık olabilir. Çocukluk travmaların yetişkinlik dönem romantik ilişkilere etkisi oldukça vardır.

Çocukluk Çağı Cinsel İstismar ve Yetişkin Dönem Romantik İlişkiler

Gibson ve Hartshorne (1996), çocukluk çağı cinsel istismarının, yetişkin sosyal ağları ve yalnızlık üzerine etkisini incelemişlerdir. Çalışmada 231 kadın öğrenci katılmıştır. Geçmişinde çocukluk çağı istismarı öyküsü bulunan, düşük gelir düzeyine sahip, ve algılanan sosyal desteği düşük olan kadın üniversite öğrencilerinin, yetişkinlik döneminde akran reddinin daha yüksek seviyede olduğu saptanmıştır. (Yenidünya, 2017). Yapılan araştırmaya göre, çocukluk çağında cinsel istismara maruz kalmış bireylerin, yetişinlik döneminde kendilerin başkalarından izole etme eğilimi içerisinde olabilirler. Cinsel istismar mağduru kişilerin güvensiz, korkulu ve kaygılı bağlanma stilleri edinmiş olabilir. Çevrenin zarar vereceğinden korkma, güven duymama gibi düşüncelerden ötürü kendilerini izole etmek istemiş olabilir.

Çocukluk Çağı İhmal ve İstismarın Yetişkin Romantik İlişkilere Etkisi

Colman ve Widom (2004), istismara uğrama ve ihmal edilmenin, yetişkinlikteki karşılıklı ilişkiler üzerine etkisiyle ilgili, boylamsal bir çalışma yapmışlardır. 1967-1971 yılları arasında, çocuk istismarı ve ihmali deneyimlediği 19 doğrulanmış vakalar; cinsiyet, yaş, ırk ve yaklaşık aile sınıflarına göre, istismara uğramamış ve ihmal edilmeyen çocuklarla eşleştirilmiştir. Çalışmaya 1.196 kişi (istismara uğramış ve ihmal edilenler=676, kontrol grubu= 520) katılmıştır.

İstismar ve ihmal yaşantılamayanlar, kontrol grubu olmuştur ve bu iki grup, boylamsal olarak yetişkinliklerine kadar takip edilmiştir. 1989 ile 1995 yılları arasında, psikiyatrik değerlendirmeler yapılmış ve çeşitli standart derecelendirme ölçekleri de dahil edilmiş, yaklaşık iki saat süren yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Çalışma bulgularına göre; istismar ve ihmal yaşantısı olan katılımcıların, yetişkinlik ilişkisinde partnerlerini terk etme oranının, kontrol grubuna oranla iki kat daha fazla olduğu, evlilik motivasyonlarının ve aile işlevselliklerinin düşük olduğu saptanmıştır. Bunun dışında, ihmal ve istismar mağdurlarının (kadın ve erkek) kontrol grubuna göre, duygusal ilişkide sıklıkla ayrılıklar yaşama ve evli ise boşanarak, evliliği sonlandırma oranlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. (Yenidünya, 2017)

Çocukluk Çağı İstismarın Yetişkinlik Dönemi Bağlanma Süreçlerine Etkisi

Yücel (2014), çocukluk çağı istismar yaşantılarının genç yetişkinlik dönemindeki bağlanma süreçleri, ilişki yeterlilikleri, psikopatolojik semptomlar ve aşk tutumları ile ilişkilerini araştırmıştır. Çalışmanın örneklemini, İstanbul’da bulunan bir vakıf üniversitesinin çeşitli bölümlerinde eğitimlerine devam etmekte olan öğrenciler oluşturmuştur. Çalışmaya toplamda 1234 (20-30 yaş arası, istismar öyküsü bildiren 176, istismar bildiriminde bulunmayan 1058) kişi katılmıştır. İstismar bildiriminde bulunmuş olan gruptaki katılımcıların, çocukluk dönemindeki bağlanmalarının zayıf bağlanma/bağlanamama olduğu saptanmış ve ilişki yeterliliklerine ilişkin bulgular değerlendirildiğinde; çocukluk çağındaki istismar öyküsünün yetişkinlik dönemindeki ilişkisel değişkenler üzerinde anlamlı bir fark yarattığı araştırmanın bulgularından olmuştur.(Yenidünya, 2017).

Yapılan araştırmalarda, çocukluk travmalarının kişinin ruhsal sağlığına etkisi gözlemlenmiştir. Aynı zamanda kişinin çocukluk travmalarında edindiği bağlanma stillerinin yetişkinlik dönem romantik ilişkilerde etkisi üzerine anlamlı sonuçlar çıkmıştır.

Çocukluk deneyimlerinde edindiği bağlanma stillerinin bakım veren ile kurduğu ilişki sonucunda oluştuğu gözlemlenmiştir. Bakım verenin ihmal ve istismarı sonucunda çocuk güvensiz bir bağlanma stiline sahip olacaktır. Güvensiz bağlanan çocuk romantik ilişkilerde güvensiz bir tutum izleyecektir. Bağlanma stilleri ve romantik ilişkiler üzerine anlamlı sonuçlar bulunmuştur. Çocukluk çağı travmalarının bağlanma stillerine etki ettiği bilinmektedir. Çocukluk çağı travmalarının kişinin yetişkinlik döneminde birçok psikolojik probleme zemin hazırladığı sonucuna varılmıştır.

Güvenli bağlanma stiline sahip olan bireylerin yetişkin dönem yakın ilişkiler konusunda sağlıklı bir iletişim gerçekleştirebilecektir.

Güvensiz bağlanan kişilerde ise saplantılı bağlanma stiline sahip olan birey, bakım veren tarafından duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının ihmal edilmesi sonucu, bakım verenden onaylanma ihtiyacını karşılayamamıştır. Çocukluk çağı duygusal ve fiziksel ihmal yaşayan bireylerde görülebilmektedir. Birey romantik ilişkilerde, terkedilme yalnız kalma korkusu yaşayabilir ve çok talepker olabilirler. Bir diğer güvensiz bağlanma stili olan korkulu bağlanan kişiler ise kendine ve çevresine güven konusunda problem yaşarlar. Çocukluk çağında ihmal ve istismara uğramış kişi, yakın ilişkilerde korkulu bağlanma stiline sahip olabilir ve yakın ilişki kurmakta zorlanabilir. Bu problem, rededilme korkusu ve kişilerin ona zarar vereceği korkusudur. Kayıtsız bağlanma stiline sahip olan birey, kendini değerli bulmaktadır ve çevresini değersiz bulmasından ötürü yakın ilişkilerden kaçınırlar. Bu kaçınmanın sebebi, çevresine güvenmemesinden kaynaklı olabilir ve kendini tehlikelerden korumak için bir kaçış olabilir. Kişinin yakınlık ihtiyacından kaçınması, çocukluk çağında deneyimlediği ihitiyaçlarının karşılanmaması ihmal edilmesi ve istismara uğramasının bir sebebi olabilir. Kendini çevreden korumak için bir yöntem olabilir. Bu sonuçlara çocukluk travmaları ve bağlanma stilleri, romantik ilişkiler ve bağlanma stilleri ele alınarak aralarındaki ilişki gözlemlenmiştir. Yapılan birçok araştırmada çocukluk travmalarının kişinin kendiliğine etki etmesinden yetişkinlik dönemde birçok problem yaşayabiliyor olmalarıdır. En temel sebeplerden, kişinin kendine ve çevreye güven problemi olmasıdır. Bağlanma stillerini temel alan bu güven duygusunun romantik ilişkilerdeki bağlanma stilleri ile anlamlı ilişkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Çeşitli konu başlıklarında araştırmalar yapılmıştır. Her bir değişken ayrı ayrı ele alınarak araştırılmış ve değişkenlerin birbirlerini etki ettikleri alanlar üzerine değinilmiştir. Bu yönden çocukluk travmaları başlığı altında, ihmal ve istismar kavramlarına yer verilmiştir. Kişinin kendiliğine en çok etki eden alanlar olmalarından ötürü bağlanma stilleri ile daha anlamlı ilişkiler çıkabilecektir. Yapılan araştırma sonucunda, çocukluk deneyimlerinin yetişkinlik döneme etkisi göz ardı edilemez bir gerçektir. Kişiyi olumsuz yönde etkileyen travmalar ise, çocuğun psikolojik gelişimini etkilemesi ve çocukluk döneminde gerçekleşmesi sonucu uzun süreli etkiler göstermektedir. Bu etkileri ise kişilerin yakın ilişkilerinde gözlemlenebilecektir. Bu yönden kişinin romantik ilişkileri değişkenine yer verilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, kişinin bağlanma stillerinin çocukluk travmaları ile anlamlı bir ilişkisi olduğu gözlemlenmiştir. Kazanılan bağlanma stilinin ise yetişkin dönem romantik ilişkilerde bağlanma problemleri başlığı altında etkisinin olduğu sonucuna varılmıştır.

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu