Çocukluk Çağı Travmaları

Travma kişinin psikolojik sürecini etkileyen önemli bir kavramdır. Yetişkinlik döneminde anlam veremediğimiz problemlerimiz bazen de çocukluk döneminde yaşanılan travmalardan kaynaklı olabilir. Örneğin; sosyal fobisi olan bir genç kendini içe dönük çekingen utangaç olarak nitelendirirken yaşam boyu deneyimlerine baktığımızda çocukluk çağında dışa dönük olduğu bir dönemde olumsuz bir anısına rastlayabiliriz.

Bireyin çocukluk çağında ve genç erişkinlik döneminde yaşadığı travmalar; fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar gibi ihmal ve istismar başlıklarında yer verilebilir. Aynı zamanda kişinin çocukluk çağında yaşadığı doğal afetler, kazalar, olağandışı stres verici olaylar, ölüm, tıbbi hastalıklar, ebeveynler tarafından yaşanılan ve kişinin kendiliğine zarar veren duygusal ve psikolojik şiddet de çocukluk çağı travmalarını oluşturmakta etkendir.

Kişinin çocukluk çağı travmaları olarak yaşadığı durumlar, kişinin aile içerisinde fiziksel ve psikolojik şiddet görmesi, ebeveynlerin birbirine fiziksel ve psikolojik şiddet göstermesi ve çocuğun bu durumları gözlemlemesinin etkileri uzun süreli olabilir. Çocuğun güvensiz ve tutarsız, ihtiyaçlarının karşılanmadığı bir ortamda yetişmesi, çocuğun güven duygusunu etkileyecektir. Dünyanın güvensiz bir yer olduğu ve kişilerarası ilişkilerde güven duygusunun gelişmemesinden kaynaklı sıkıntılar yaşayabilir. Çocuğun aile içerisinde psikolojik şiddet görmesi, ihmal edilme cezalandırılma, eleştirilme, alay edilme durumları çocuğun kişiliğini etkileyecek ve bir travma etkisi yaşatabilecektir. Yetişkinlik döneminde ise travmasını tetikleyecek bir durumda, travmasını bastırma ya da üzerine gitme gibi durumlar ele alınabilecektir.

Çocuğun bakım veren tarafndan yalnız bırakılması, uzun süreli ayrılıklar ya da bakım verenin kaybı çocuğun bağlanma düzeyindeki etkisi oldukça büyüktür. Bakım verenin fiziksel ya da cinsel tacizi çocuk için büyük bir travmadır.

Çocukluk Çağı Travmaları ve Benlik Algısı

Yetişkin bireyin ruhsal yapısını çözümlemede ve kişilerarası ilişkilerde çocukluk çağında kazanılan ilk yaşam deneyimleri benlik algısını oluşturacaktır. Bağlanma problemleri esas alınarak bireyin bağlanma deneyimleri göz önüne alınarak, benlik bilinci ile kişinin kendine bakış açısı ve bağlanma deneyimlerini açıklamakta yardımcı olacaktır. Kişi ilk deneyimlerini bakım veren ile gerçekleştirdiği için kendini ve çevreyi algılamada ve bağlanma deneyimlerini açıklamakta bakım verenin yeri oldukça önemlidir. Kişinin kendini ve çevreyi algılaması, kendilik bilinci ve değerini oluşturmasında etkendir. Bakım verenin çocuğa karşı davranışları çocuğun benlik bilincini oluşturacaktır. Benlik bilinci, bireyin çevre tarafından nasıl algılandığı, ne olduğu ve ne olması gerektiği ile ilgili düşüncelerdir. Kendini değerlendirmede bakım verenin ve ailenin etkisi vardır. Çocuğun ilk olarak iletişim kurduğu kişiler ona benlik bilincinin oluşmasında ve kendini algılamada önemli etkilere sahiptir.

Yaşamın ilk yıllarında sevilmek, saygı görmek, beğenilmek, değer görmek olumlu bir benlik algısının, bu durumun tam tersi ise beğenilmemek değer görmemek, saygı gösterilmemek, sevilmemek olumsuz bir benlik algısını ortaya çıkacaktır.

Bireyin çocukluk çağında yaşadığı travmalar kendilik değerine, kimliğine ve dünyayı ve kendini algılamasında büyük etkendir. Kişinin kendine bakış açısı ve yakın ilişkilerindeki duyguları, düşünceleri ve davranışlarında bakım veren ile kurduğu bağın etkisinin yeri olacaktır. Çocukluk çağı travmaları bireyin ruhsal yapısını etkileyecektir. Yetişkinlik döneminde bu durum kişilerarası ilişkilere yaşayacaktır.

İstismar ve İhmal Türleri

Fiziksel İstismar ve İhmal

Cinsel İstismar

Duygusal İstismar

Dünyada her geçen gün çocukluk çağı ihmal ve istismar oranları artmaktadır. Türkiye’de çocuk istismarının giderek arttığı UNICEF (2015) tarafından rapor edilmiştir. Şiddeti Önleme Derneği son yıllarda Türkiye’de çocuk istismarı olaylarının büyük bir oranda, yaklaşık %700 arttığını belirtmiştir (2016). Çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişiminde ailenin payı oldukça büyüktür. Özellikle çocuğun bakım veren ile kurduğu ilişki çocuğun kişilik gelişimine oldukça etkisi olacaktır. Türkiye’deki çocuk ihmal ve istismar oranlarının giderek artması, gelecekte ruhsal olarak gelişimini etkileyen çocukluk yaşantılarının yetişkin bireylere etkisi gözlemlenebilecektir

Çocukluk Çağı Travmaları ve Duygusal Yalnızlık

Çocukluk travmalarında bakım veren anne ile yaşanan ihmal, istismar çocuğun yalnızlık duygusunu doldurmasına engel olabilir. İlerleyen yetişkinlik döneminde yakın ilişkilerden kaçarak veya yakın ilişkiler içerisinde yalnızlık ve boşluk hissi yaşayabilir

PSİKOTERAPİLERDE NASIL YER ALIR ?

Çocukluk çağı travmaları çok yönlü olabileceği gibi yaşam boyu etkisi de olabilir, yetişkinlerin şimdiki zamanda yaşadığı problemlerin kökeninde çocukluk çağı travmaları yer almaktadır. Kişinin psikoterapi seanlarında bu konu değerlendirilirken EMDR ( Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme) terapi tekniği, Flash EMDR tekniği kullanılabilinir. Geçmiş yaşandı ve geride kaldı nasıl müdahele edebiliriz sorusunda EMDR tekniği bir cevaptır. Geçmiş dönem travmasında çaresiz kalan çocuk anıya farklı tepkiler verebilir ve anının içinde sıkışabilir. Yetişkin dönemde bir çok probleminin kökeninde çocukluk çağı travması yer alabilir, kendi terapi sürecinden geçerek geçmiş dönem çocukluk çağı travmasının şimdiki zamana etkisini duyarsızlaştırmak mümkündür. 

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu