İlk olarak şiddet kavramını inceleyelim. Şiddeti tetikleyen biyolojik, psikolojik, çevresel etkenler nelerdir? Şiddet meydana geldiği andan itibaren etkilerini toplumumuzda ve bireysel olarak görürüz (Alkan, F. ,2009). Şiddeti incelerken biyolojiyi, psikolojiyi, sosyal çevreyi birlikte incelemeliyiz. Hormonlar, ruhsal hastalıklar, şiddettin sonunda oluşan ödül kavramı, baskılanma, bir kişi veya durum üzerinde güç ve kontrol kazanma, öfke boşaltmak, karşı tarafı veya durumu cezalandırmak şiddetin nedenlerindendir. Günümüz de en çok rastladığımız kelime “cinnettir”. Bilimde ve tıpta cinnet diye bir kavram yoktur. Cinnet kavramı yapılan olayı hafifletmek ve kişinin sorumluluğunu azaltmak için kullanılan yanlış bir terimdir. Şiddet bilinçli olarak yapılan ve tercih edilen bir davranıştır. Aslında sadece bir davranış değil bir düşünce biçimidir aynı zamanda. Şiddetin türleri nelerdir? Fiziksel, psikolojik (duyusal), cinsel, sosyal, ekonomik, ısrarlı takip ve kolektif ve kişinin kendisine yönelik şiddeti. Fiziksel şiddet kişiye fiilen yapılan fiziksel sertliktir. Tokat atma, itme, vurma, dövme, bir şey fırlatma i herhangi bir kesici veya delici aletle tehdit etme veya bunları uygulama, kişisel eşyalarına zarar verme gibi. Psikolojik şiddet ise hakaret etme, bağırma, korkutma, tehdit etme, suçlama, yalan söylemek, kıyaslamak, alay etmek, emir vermek, isim takmak. Belki de en tehlikelisi budur. Çünkü gözle görülmez ve fark etmesi en zordur. Kişi kendi gerçekliğini sorgular, kafayı düşünceleri karışır. Manipüle edilir. Kişi güven ve sevgi hissindeyse özellikle psikolojik şiddet ile farkında olmadığı bir manipülasyonla gerçeklik algısı karışır. Utanç duyar, suçlu hisseder. Sosyal şiddet ise uygulanma şekilleri bireyin veya grubun dışarı çıkmasının kısıtlanması, arkadaşlarıyla, akrabalarıyla görüşmesinin kısıtlanması, aşırı kontrol edilme, yoğun kıskançlık görülür. Sosyal şiddette daha çok izole edilme dediğimiz kavram gündeme gelir. Maddi ve manevi yalnızlaştırma söz konusudur. Ekonomik şiddet, kişinin maddi durumuna yönelik yapılan müdahale ve baskıdır. Çalışmasına izin vermeme ya da işten ayrılmaya veya iş değiştirmeye zorlama. İşi konusunda cinsiyet ayrımcılığı yapılması. Paranın kontrolünün tek kişinin elinde olması gibi. Örnek olarak “beni sinirlendirmezsen, alırım” gibi cümlelerin olmasıdır. Israrlı takip dediğimiz kavram ise bir kişisi kendi rızası olmadan onu ve çevresini ısrarlı bir şekilde takip etmek, aramak ve taciz etmek durumlarında meydana gelen şiddettir. Israrlı takip şiddetine uğrayan kişi kendini sürekli tehdit alanında hisseder ve korku duyar. Israrlı takip şiddeti uygulayan kişiler hayır kelimesini algılamak istemezler. Sürekli hediye, çiçek gibi şeyler gönderirler. Sürekli kişinin gitti alanlarda karşılarına çıkarlar. Psikolojik olarak bu kişilere hezeyan yaşayan kişiler diyebiliriz. Yani, “Hayır diyor aslında bu evet demek o da beni istiyor” gibi olmayan düşüncelere ve hayallere kendilerini yerleştirirler. Kolektif şiddete örnek ise dünya da ki savaşlar, terör olayları, çeteler, mafyalar örnektir. Kişinin kendisine yönelik şiddette, kendi canına, bedenine zarar verme, kesici ve delici aletlerle yaralar oluşturma, intihar etme gibi davranışlar yer alır. Şiddet kontrol edilebilir. Edilemediği durumlarda uzmanlara danışmak mutlaka gereklidir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.