Kaygı hayatta kalmamızı sağlayan işlevsel bir duygudur. Kendimizi güvende hissetmemizi
sağlayan kimi zamansa bizleri harekete geçiren bir mekanizmadır. Kaygı sağlıklı insanlarda bulunur ancak kaygının strese dönüşmesi üzerinde durulması gereken yeri temsil eder. Beyin hayatta kalmaya programlandığı için yoğun kaygıda salgılanan bazı hormonlarla kaygı bedene yansımakta(titreme, karın ağrısı, mide bulanması vs) böyle olduğunda da sorulara, derslere ya da odaklanma gerektiren duruma odaklanılamamaktadır.
Gençler çoğunlukla kendisine iyi gelen kaynakları( spor yapmak, yürüyüş yapmak, çizim yapmak, enstrüman çalmak vs) sınav döneminde bırakmakta ve sadece sınavın olduğu bir hayat oluşturmaktadırlar. Bu durumda kendilerini rahatlatabilecek kaynakları tamamen ortadan kaldırıp kaygıyı istenen seviyeye getirmeyi zorlaştırmaktadır.
Sınavı kazanamadıklarında gençlerin zihinlerindeki olası düşünceler; “bütün emeklerim boşa
gider, anne babamı hayal kırıklığına uğratırım, değersiz hissederim, rezil olurum, akrabalar da soracak şimdi hep, iyi bir üniversite kazanamazsam iyi bir hayatım olmaz, iyi bir üniversite kazanırsam iyi bir hayatım olur” şeklindedir. Bu düşünceler gencin geleceğini, kişiliğini, sevilmesini, kabullenilmesini tek bir sınava bağlamasına sebep olur ve kaygıyı arttırır.
A,B,C planlarını oluşturmak yani esneyebilmek rahatlatıcı olup kaygıyı düşürecektir. LGS için
ek kontenjanlar, geçiş yapma şansı ya da bulunduğu okulda en iyi olma şansının olduğu
hatırlatılmalıdır. LGS içinse yine ek kontenjanlar, yatay geçiş şansı, sınava tekrardan girebilme
hakkının bulunması gibi diğer olasılıklar hatırlatılabilir.
Ebeveynlerin her ne kadar iyi niyetli söylemleri gençler tarafından farklı algılanabilmektedir. İyi niyetle söylenen cümleler kaygının etkisiyle olumsuz yorumlanabilmektedir. Her şartta yanında olunacağı ve kabul edildiği tutarlı bir biçimde ailenin gence iletmesi gerekir. Öncelikle buna ailenin
gerçekten inanması gerekir çünkü tutarsızlık bir şekilde gence iletilir bu da kaygının artmasına sebep olur.
Çocuklara sınavlarda hata yapma şansını vermemiz gerçek hayatta da hata yapabilme hakkın var mesajını iletir. Buna hakkının olmadığını düşünen çocuk kendine ciddi yoğunlukta kaygıyı yükler ve
bu durum kimi zaman hiçbir şey yapamamayı beraberinde getirir.
Her duygunun belirli bir süresi vardır. Kaygı o anda kişiye eşlik etse de bir süre sonra gevşeme
ve rahatlama hissi gelecektir. Sınav anında ya da öncesinde nefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri, felaketleştirme düşüncelerini mantıksal süzgeçten geçirme çalışmaları yapılarak anda kalabilme sağlanabilir.
Ailelerin gençlerle rahatlatıcı, destekleyen ve kaygılarını anlayan bir tutumda olmaları kıymetlidir. Kaygı varsa emek de vardır demektir. Şans, mutluluk, başarı ve güzel mücadelenizde yüreğinizin ferahlaması dileğimle.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.